- 18.05.2023
Siz hiç kerpiç bir evde yaşadınız mı? Kerpiç evler yoksulların sığınaklarıdır. Ben böyle bir evde dünyaya geldim. Yağmur şiddetli yağdığında evimizin içi suyla dolardı. Yani derin bir yoksulluğun içinde doğdum ben.
Annem mevsimlik tarım işçisiydi. Geçimini sağlamak için havuç tarlasına çalışmaya gitmişti.
Ancak soğuk geçen hava koşulları havuç tarlasında çalışmasına engel olmuştu.
O da kâğıt ve hurda toplayıcılığı yaparak geçimini sağlamaya çalışıyordu.
Ne yazık ki, benim doğmamla birlikte, benimle ilgilenmekten bu işi de yapamadı bahtı kara annem.
Kış çetin geçiyordu. Daha yeni doğmuştum. Soğuk içime işliyordu.
Bir bebeğin içine işleyen soğuğu gözünüzün önünde canlandırabiliyor musunuz?
Annem benim ve abimin ısınmasını sağlamak için çevreden odun topluyordu.
Üstelik evin pencereleri camları olmadığı için naylonla kaplıydı. Naylon soğuğun içeri girmesine ve odaya doluşmasına ne kadar engel olabilirdi ki?
Daha kırk günlüktüm. Anneme donuyorum bile diyemedim. Konuşmasını bile bilmiyordum ki, derdimi anlatayım.
Bir gece vakti annem beni emzirmek istedi. Sütü de yoktu ama. Ancak annem vücudumun soğuduğunu anladı hemen. Feryatları ortalığı kapladı. Ayaz diye bağırarak ağlıyordu.
Bir gece vakti adımın anlamı olan kuru soğuk bir ortamda gözlerimi kapadım yaşama.
Benim adım Ayaz. Bana Ayaz bebek de diyebilirsiniz. Çünkü daha yaşamın anlamını bilemeden toprağa düştüğümde gazetelerde Ayaz bebek diye geçti adım.
Gözü yaşlı bir anneyi geride bıraktığım ve öldüğümde daha bebek olduğum için gazetelerde manşet bile oldum. Ancak soğuktan donarak öldüğünde gazetelere manşet olur yoksulların bebekleri.
Babamı merak etmiyor musunuz? O vatani görevini yapıyordu. Zengin bir babası olmadığı için paralı askerlik yapamamış ya da zengin bir babası olmadığı için askere gitmemek için sahte bir çürük raporu bile alamamıştı kendine. Vatanını korumak için askere giden babamın bebeğini, vatanı koruyamamıştı soğuktan.
Sizi de üzdüm istemeden. Bunları bilin istedim ama. Bir eşitsizlik var bu dünyada. Bebekler yoksul doğmasın.
Süt de içebilsinler. Yoksulluğun girdabına kapılan annemin memelerinden gelen sütü kesildiği için mi ilk aklıma gelen süt oldu acaba? Benim ne cici giysilerim oldu ne de yüzü gülen bir annem.
Açlığın, yoksulluğun ve soğuğun içinde doğdum ben. Ömrüm de kısa oldu. Kırk gün yaşayabildim ancak. Yoksulluğun derin izleri bana daha fazla yaşama şansı tanımadı. Benim adım Ayaz.
İzin vermeyin benim gazete sayfalarında unutulmama. İzin vermeyin ki, benim yaşadığımı yaşamasın benden sonra doğan bebekler. Ben yaşayamadım onlar yaşasınlar bu dünyada doyasıya.
Ama gözlerini adil bir dünyaya ve adil bir düzene açsınlar isterim.
Bir de sütü kesilmesin hiçbir annenin isterim.
*
Çalıyorum kapınızı,
teyze amca bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
Şeker de yiyebilsinler... Nazım Hikmet
Umut ve sevgimle.
Yorum Yap