Sanat eğitimi süreklilik ister

Müzik öğretmeni Ersin Turhal, “Düzcede sanatın gelişmesinde en önemli görev Sivil Toplum Kuruluşlarına düşüyor” diyor.

Sanat eğitimi süreklilik ister
5.12.2014 - 15:58

 

   Bu haftaki konuklarımızdan biri de Müzik öğretmeni Ersin Turhal. Ersin Bey ile hem müziği, hem de Düzce'deki sanatın gelişmesine nelerin katkı sağlayabileceğini konuştuk.

   Turhal, “Düzce'de şehir kültürü oluşturmak için yapılan Türk Sanat Müziği toplulukları ve tiyatroları destekliyor ve önemsiyorum. Fakat hala güzel bir konser ve tiyatro salonunun olamayışını da üzücü buluyorum” diyor.

   Gazete burasıdüzce: Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

   Ersin Turhal: Tabi ki 1980 Ankara doğumluyum ilk ve orta öğrenimimi yine Ankara da geçirdim. 16 yaşımda başladığım müzik yaşantıma 2001 Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Müzik Öğretmenliği bölümüne girerek devam ettirdim.  2005 yılında mezun oldum bir yıl sonra hem öğretmenliği hem de Yüksek lisansı kazandım. Bu nedenle tercihim Düzce oldu. Daha sonra Düzce Güzel Sanatlar Lisesinin açılması ile orada göreve başladım. Yine aynı Üniversitede 2013 yılında kazandığım Doktora eğitimine devam etmekteyim. Kısaca sekiz yıldır Düzce'de görev yapıyorum son dört yıldır da Düzce Güzel Sanatlar Lisesinde Gitar Öğretmeni olarak çalışmaktayım. Evli ve 5 yaşında bir çocuk babasıyım.

“SONSUZA DEK” ŞARKISI

HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ!

   Müziğe nasıl başladınız?

   Biraz ilginç; 15'li yaşlarımda televizyonda dinlediğim bir şarkı Doğan Canku'nun “Sonsuza Dek” isimli şarkısı tüm hayatımı değiştirdi diyebilirim. O sıralar meslek lisesi Mobilya dekorasyon bölümü öğrencisiydim. Şarkıyı ilk dinlediğimde beni o kadar etkiledi ki adeta büyülendim ve bittiğinde programlanmış gibiydim; bu albümü bulmalıyım ve gitar çalmalıyım…

   İşte böyle başladı. Arayışlarım beni Musa Eroğlu Müzik Merkezine ve ilk gitar öğretmenim Cengiz Türkkan'a götürdü.  Klasik gitar çalışmalarımı biraz da maddi nedenlerden 6-7 ay sürdürebilmiştim. Fakat çok çalışmaktan gitarın klavyesindeki boyanın daha o zamanlar aşındığını hatırlıyorum. Üniversitede değerli hocam Yrd. Doç. Dr. Sadık Yöndem ile çalışmalarımı sürdürdüm.

“SANAT EĞİTİMİ SÜREKLİLİK İSTER”

   Çok ilginç bir hikâye… Peki, Düzce'de olduğunuz sekiz yıl içerisinde Düzce'de sanat eğitimi ve müzik eğitimi ile ilgili neler yaptınız; bu konudaki görüşleriniz nelerdir?

   Düzce'de sanat eğitimi oldukça sancılı bir süreç oldu ama inanın çok önemli bir ihtiyaç.

   Çok değerli Müzik öğretmeni arkadaşlarımızla birlikte Melamoni oda orkestrasını kurduk ve halka açık konserler düzenledik. Bu konserlerimizde Çağdaş Türk Müziği eserlerinin yanı sıra dünya müziklerinden örnekler sunarak giderek bilinçli bir dinleyici kitlesine ulaşmaya başlamıştık. Daha sonra yine o orkestra elemanlarının katılımıyla Düzce’ye hizmet edebilmek ümidiyle Düzce Sanat Eğitimcileri Derneğini kurduk ve iki yıl aktif olarak faaliyette bulunduk. Ayrıca Gençlik merkezinden ve Halk eğitim merkezinin görevlendirmeleri ile birçok kurumda müziği öğretmeye, sevdirmeye ve paylaşmaya çalıştık. Başta dediğim gibi evet sancılı bir süreçti, çünkü bu kuruluşların hiçbirisi ayakta kalamadı. Burada birçok neden aranabilir en önemlisi gereken desteğin bulunamaması…

   Düzce gibi birçok farkı kültürün iç içe yaşadığı bir kentte çok daha renkli ve etkili sanat faaliyetlerinin gerçekleştirilebileceğine inanıyorum. Şehir kültürü oluşturmak için yapılan Türk Sanat Müziği toplulukları ve tiyatroları destekliyor ve önemsiyorum. Fakat hala güzel bir konser ve tiyatro salonunun olamayışını da üzücü buluyorum.

   Sanat eğitimi süreklilik ister,  sabır ister, erdem ister, kararlılık ister. Tüm bunlar Düzce için çok önemli değerler. Biz, Güzel Sanatlar Lisesi açıldığından beri mesleki anlamda bu duruşu sergilemekteyiz.

“DEAR DERNEĞİ ÇOK GÜZEL BİR ÖRNEK”

   Bu sürecin nasıl gelişebileceğini düşünüyorsunuz?

   Bence en önemli görev yine sivil toplum kuruluşlarına düşüyor. Bu kuruluşlar aldığı destekler ile sanatçı/sanat eğitimcisi ile halkın buluşmasını sağlamakta çok önemli bir yer alıyor. Şunu söyleyebilirim arz oldukça talep ortaya çıkacak talep oldukça arz artacak ve böylece büyüyecek.

   Bu noktada destek çok önemli. DEAR Derneği çok güzel bir örnek. Bu  dernek Düzce için önemli faaliyetlerde bulunurken, DEAR DorArt Sanat Atölyesi projesi ile destek bulmuş ve Düzce'de halk ile buluşmuştur. Bu ve bunun gibi örnekler desteklenmeli ve geliştirilmeli. 

   Dernek başkanı Engin Çavuş'un sayesinde tanıştığım bu dernek, Dora Art Yapı firması sahibi Adem Turna'nın desteği ile Sanat Atölyelerine dönüşerek ilkeli duruşu ve yürüttüğü faaliyetler ile örnek bir kurum olmaktadır.

“ÇOCUKLARINIZI

YETKİN ELLERE TESLİM EDİN!”

   Müziğe başlama yaşı ve bu eğitimin içeriği ile ilgili bilgi verebilir misiniz?

   Öncelikle doğru yaş ve doğru çalgı önemli bir konu. Müzik eğitimi okul öncesi yaşlardan başlarken çocuğun ses üretimi daha kolay olabilecek. Piyano gibi çalgılar seçilmeli. 7'li yaşlardan sonra telli çalgıları önerebilirim. Çünkü küçük kas gurupları ancak bu zaman gelişimini tamamlayacaktır.

Daha sonrası tamamen ilgi, merak ve yetenek durumlarına göre yönlendirilebilir.

   Ama şunu şiddetle öneriyorum; çocuklarınızı yetkin ellere teslim edin. Örneğin benim çalgım olan gitar çok kısır kullanımlar ile sunulmakta. Sadece bir eşlik çalgısı gibi kullanılıp öğretilmekte oysaki klasik gitar günümüzde en popüler klasik müzik çalgılarından birisidir. Ayrıca yetkinlik önemli demiştim kendi hayatımın da örnek teşkil ettiği gibi kimin gelecekte bunu meslek olarak seçeceği ve kaç kişinin hayatını etkileyeceği unutulmamalı…

“ÇOCUKTA YETENEK VARSA

DESTEKLENMELİ”

   Çocuklarını müziğe yönlendirmeyi düşünen velilere ne önerirsiniz?

   Tekrar söylüyorum öncelikle yetkin ellere teslim edilmesi çok önemli. Ve Düzce'de gözlemlediğim diğer bir süreç ise sabırsızlık. Veliler sabırlı ve kararlı olmalı, iyi şeyler öyle hemen olamaz, olursa değersiz veya basittir ya da şova dönük şeylerdir. Çocuklara alınan çalgının iyi olmasının önemine dikkat çekmek istiyorum. Çalgı eğer basit ve kötü ise öğrencinin başarılı olması bir mucize gibidir. Mücadele gerektirir.

   Kendimden başlayarak çevremdeki gözlemlerim hep bu yönde, müziğe devam edenler ve başarılı olanlar genelde iyi çalgılar kullananlar olmaktadır. Velilerimizin “hele bir öğrensin ben daha iyisini alırım ona” yaklaşımı çocuğu çoğu zaman zorluğa itmekte ve bu hassas süreci kötü etkilemektedir.

   Müzik eğitiminin çocuğun gelişimine katkıları ile ilgili yapılan birçok araştırma göstermektedir ki bu eğitim kişinin kendini ifade etmesinden tutun da zeka gelişimine, el becerisi gelişimine ve hatta kişilik gelişimine katkıda bulunmaktadır. Bu açıdan denenmeli ve eğer gerekli olan yetenek var ise desteklenerek devam ettirilmelidir. Kısaca ciddiye alınıp önemsenmelidir.

“MÜZİK ETKİNLİKLERİNDE BULUNUN”

   Okurlarımıza son olarak söylemek istediklerininiz nelerdir?

   Müziği bilinçli olarak yaşamlarına sokmalarını önerebilirim. Kitle iletişim araçları özellikle de televizyon “bence biraz da kasıtlı olarak” bizi bir kültür yozlaşmasına iterken, özendirmek istediği tüketim toplumuna doğru yönlendiriyor. Ve inanın müziği tercihe bırakmıyor adeta kendi emelleri için müziği çok etkili kullanıyor “özellikle reklamlar.” Öğrencilerimden gözlemlediğim neredeyse dinlediği tüm müzikler televizyon kaynaklı “özellikle de dizi müziği.” Ne bizim has müziklerimiz, ne de seçkin dünya müzikleri yer alıyor. “Alıyorsa da yine maksatlı,”

   Öncelikle dinledikleri müzikleri gözden geçirmelerini ve daha bilinçli bir müzik tercihi yapmalarını öneriyorum. Ve fiili müzik yaşantılarında bulunmalarını şiddetle tavsiye ediyorum. Yani çeşitli müzik etkinliklerinde izleyici ya da çalan/ söyleyen olarak bulunmalarını öneriyorum ve röportaj içinde gazetenize ayrıca teşekkür ediyorum.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Burası Düzce Gazetesi (www.burasiduzce.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Şermin akçit
    Şermin akçit
    6.12.2016 15:39

    Muhtesem bır roportaj devamı olmalı tbrk ederım