Sanatı seven, insanları da çok sever

Hem bir zanaatkar hem de bir sanatkar olan eski Düzcelilerden Aziz Erdoğan, insanların bir uğraşısı olması gerektiğini ve sanatı seven insanın, insanları da çok seveceğini düşünüyor.

Sanatı seven, insanları da çok sever
26.01.2018 - 12:40

   Bu haftaki konuğumuz candan kişiliğiyle ön plana çıkan, hem bir zanaatkar, hem de bir sanatkar olan Aziz Erdoğan… Bizlerin Aziz abisi…

   Aziz Abi daha 10 yaşındayken ilk adımını atmış sanayiye. Arabalar onun en büyük tutkusuymuş o zamanlar. Gözlerindeki ve ellerindeki hassasiyetle, tabiri caizse ince eleyip sık dokuyor arabaları. Çünkü bir kaportacı ustasının yetişmesi kolay değil. En az 10 sene eğitim almalı diyor Aziz abi. Ancak bu mesleğe günümüzde gençlerin ilgisi yokmuş pek.

   Aynı zamanda bir müzik tutkunu Aziz abi. 90’lı yılların başında Edip Akbayram’la bile çalışmış. Ama Cerrahpaşa’da ses tellerinden ameliyat olmak zorunda kalmış. “Sesini zorlama” demişler. Ama o yine de devam etmiş müziğe. Edip Akbayram'dan ayrılmak zorunda kalsa da vazgeçmemiş. “Sanattan ödün vermeyin” diyor Aziz abi.  O günden beri “Nihansın Dideden” diyor güçlü sesiyle.

   Aziz abiyle arabalardan müziğe, sanayiden Düzce'nin sorunlarına kadar birçok konuyu konuştuk. İşte Aziz abiyle aramızda geçen keyifli sohbet…

“BİR KAPORTACININ 10 SENEDE USTA OLDUĞUNU BİLMİYORDUM”

   Aziz Erdoğan: Düzce doğumluyum. Düzce’de yetiştim. 10 yaşında kaportacılığa başladım. Çırak olarak başladım. İlkokul henüz bitmemişti. 1969 yılında başladım bu işe. Çok hevesim vardı. Eniştem değişik arabalarla gezmeye gelirdi bize. Babam beni okutacaktı. Ama ben eniştemin arabalarından dolayı, kaportacı olacağım dedim. Severek ve isteyerek başladım. Ama ben bir kaportacının 9-10 senede usta olduğunu bilmiyordum. İki ay filan sürecek diye düşünüyordum. İşe başlayınca bir ustanın yetişmesi için bu kadar zaman gerektiğini duyunca eyvah dedim. Ama babam beni eniştemin yanına verirken, “Eti senin kemiği benim” diye vermişti.

   Korkudan bir daha geriye dönüş olmadı. Artık mecburen devam ettim. Ama iyi ki devam etmişim.

“BİZDE BU MESLEĞE DEĞER VERMİYORLAR”

   Kaportacılık bir zanaat mıdır?

   Evet, çok değişik bir zanaat… Ama insanlar bu mesleği zanaat olarak görmüyor. Bizim insanlarımız bu mesleğe değer vermiyor. Ben askerden döndüğümde Arabistan’a gittim. Yaklaşık 20 ay Arabistan’da kaldım. 1981 senesinde gitmiştim. Orada o kadar değer veriyorlardı ki bu mesleğe, mühendis olarak görüyorlardı kaportacıları. Bundan 37 sene öncesinde onlar bile değer verirken, bizde zanaatkara, sanatkara değer veren yok.

“ÇOK HASSAS BİR İŞ”

   Kaportacılık mesleğinin ne gibi zorlukları var?

   Çıraklığı çok zor bu mesleğin… Çünkü çok hassas bir iş! Sanayinin içerisinde en iyi bakan, en iyi gören göz kaportacılardadır. İyi usta olabilmek için bu hassasiyete ihtiyaç var. Kaportacı bir arabaya 20-30 metreden bakıp, o arabada ne olduğunu anlayabilmeli.

   Peki ne gibi güzel yanları var?

   Eskiden her şeyi elle yapıyorduk. Mesela çamurlukları, kapı saclarını hep elle yapıyorduk. Hepsi elimizden geçiyordu. Yaptığımız şeyi bitirdiğimizde bakıyorduk ve “Bunu ben mi yaptım?” diyorduk. İşte bundan çok büyük zevk alıyor insan. Çünkü bir şeyler üretmiş oluyorsun.

“GENÇLERİN BU MESLEĞE İLGİSİ YOK”

   Hala sizin gibi hevesli olan gençler var mı?

   Yok. Mesleğin geleceği çok iyi aslında… Ölmez, bitmez bir meslektir kaportacılık. Ama çıraklığı yaklaşık 8-10 sene sürdüğü için kimse tercih etmiyor. 2-3 sene çalışıp ben usta oldum diyen varsa yalan söylüyordur. Çırak hiç yok maalesef. Kaportacılık zor diye gelmiyorlar. Günümüzün çocukları hep kafelerde, berberlerde, kuaförlerde oluyor. Eleman sıkıntısı çekiyoruz yani.

“EDİP AKBAYRAM’LA BENİM SESİMİ AYIRAMAZLARDI”

  Aynı zamanda müzikle de uğraşıyorsunuz. Müziğe nasıl başladınız?

   O heves çocukluğumda vardı. O zamanlar gitar almıştım ve bir tane e piyanom vardı. Ama işimi çok sevdiğim için ona zaman ayıramamıştım. Ne zaman ki kendime dükkan açtım ve iş sahibi oldum. O zaman tekrar atıldım ben bu işe. 1983 yılında Düzce Musiki Derneği kurulduğunda ilk üyelerinden biri bendim. Musiki Derneğine bir süre devam edip bıraktım. 1990’ların başında bir vesileyle Edip Akbayram’la tanıştım. Ayvalık’ta, Eskişehir’de, Bursa’da konserlere gittik. Daha sonra ben ses tellerimden ameliyat olmak durumunda kaldım. Cerrahpaşa’da ameliyat ettirdiler beni. Daha sonra bana sesini zorlama dediler. Biz yine de aynı şekilde devam ettik bir süre. Ama sesim eski düzenini almadığı için bırakmak durumunda kaldım. O zamanlar perde arkasından Edip Akbayram’la benim sesimi ayıramazlardı. Bir keresinde Onur Akın’la denk gelmiştik bir yerde. “Acaba Edip abi mi söylüyor, yoksa Aziz mi söylüyor?” demişti. Sesim aynı Edip Akbayram’a benziyordu.

   Daha sonra tekrardan Düzce Musiki Derneği’ne dönüş yaptım. Orada devam ediyorum. Hala konserler veriyoruz.

“PROTOKOLDEN KİMSE GELMİYOR”

   Düzce’de insanlar müziğe ne kadar ilgi gösteriyor?

   Düzce’de müziğe ilgi az. Seyirci konusunda sıkıntı çekiyoruz. Katılım çok az oluyor. Düzce halkı sosyal etkinliklere duyarsız kalıyor. Düzce'nin potansiyeli çok aslında… Ama katılımı sağlayamıyoruz. Seyirci konusunda katılım artmaya başladı yavaş yavaş. Bu sefer de protokolden kimse gelmiyor. Kültür Merkezi açıldığından beri kültürel etkinlikler çok arttı. O konuda hiç şikayetimiz yok. Ama müzik etkinliklerine protokolden katılım olmuyor. Biz istiyoruz ki onları da aramızda görelim. Geçtiğimiz günlerde Bolu’da bir konsere gitmiştik ve bütün protokol oradaydı.

“SANAT MÜZİĞİ FARKLI BİR MÜZİKTİR..

TÜRKİYE’DE FARUK HOCA KADAR ÖZVERİLİ İNSAN BULAMAZSINIZ!”

   Bizim ayrıca bir musiki derneğimiz daha var Düzce’de. Faruk hocamız hiçbir karşılık beklemeden ve hiçbir provayı kaçırmadan gelmeye devam ediyor. Türkiye’de onun kadar özverili insan bulamazsınız. Konserleri çok beğeniyorlar. Biz de geleceğiz, katılacağız diyorlar. Ama kurslar bir başlıyor, gelmiyorlar. Tabi sanat müziği çok daha farklı bir müziktir. Ben de pek beğenmiyordum eskiden, değerini sonra anladım. Ne zamanki ameliyat oldum, sonra tekrardan başladım sanat müziğine başladım.

“FEVAİ ARSLAN HEMEN YAPTIRIYORUZ DEMİŞTİ,

HALA ALT YAPI YOK”

   Sizce Düzce'nin ne gibi sorunları var?

   Düzce’nin sorunu bitmez. Öncelikle yönetimde çok büyük sıkıntılar var. Düzce bu konuda çok şanssız! Bu sanayi çarşısı 1970 yılında kuruldu. Bu Yeni Sanayinin en eski elemanı benim. Buraya geldiğimde daha çocuktum. 2018’e geldik, hala benim bulunduğum sokağın alt yapısı yok. Asfalt bile yok bazı sokaklarda. İki dönem

önce Fevai Arslan’ın milletvekili seçildiği dönemde buraya gelip “Ne istiyorsunuz?” diye sormuştu. Ben de eskiden tanıdığım için durumu anlattım. Bu devirde sanayi çarşısında alt yapısı olmayan sokak olur mu dedim. O da hemen yaptırıyoruz dedi. FevaiArslan’ın ikinci dönemi bitiyor. Hala daha yaptırılmadı alt yapı. Yine geçtiğimiz günlerde imzalar topladık, şikayet ettik ama hala yapılmadı. Bir yağmur yağdığında buralar göl oluyor. Su ihtiyacımı sondajla kendim karşılıyorum.

“HOPARLÖRÜN ETRAFINI GAZETEYLE TIKIYORLAR”

   Görev eksikliği çok var Düzce'de. Mesela bir şey yapıyorlar “Neden bizim haberimiz yok” diyoruz. Anons yaptırdık diyorlar. Biz bir şey duymuyoruz. Çünkü koskoca Yeni Sanayi Çarşısında bir tane hoparlör var. Etrafındaki dükkanlar rahatsız oluyoruz diye hoparlörün etrafını gazeteyle tıkıyorlar. Sanayinin durumu çok vahim! Genç yaşta tozdan, mikroptan hasta olan çok var. Kavşaklarda da çok büyük sorunlar var. Çünkü ezbere iş yapıyorlar.

“SANATTAN ÖDÜN VERMESİNLER”

   Son olarak Düzceliler’e ne söylemek istersiniz?

   Sanata ve zanaata önem versinler ve katılsınlar. Sanatı seven insan, insanları da çok sever. Hiçbir art niyet düşünmez. Kesinlikle bir uğraşısı olmalı insanların. Tabi bunu da 24 saat yapmasın. Gündüz yapacağı bir iş varsa yapsın. Ama sanattan asla ve asla ödün vermesinler. Mesela biz haftanın üç günü gidiyoruz. Hem eğleniyoruz, hem de vakit geçiriyoruz. Çok değişik insanlarla tanışıyoruz.Müzik sayesinde çok güzel insanlarla tanıştım.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Burası Düzce Gazetesi (www.burasiduzce.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.