İşin sırrı; kalbiniz, diliniz ve gözünüzün bir olmasında

Düzce Belediyesi Sosyal İşler Müdürlüğü Koordinatörü Gönül Asuk, “Kafanızı yastığa koyduğunuz zaman ‘Bugün kimin hayatına dokundunuz, kime ne yaptınız?’ bunun muhasebesini yaparsanız, zaten her gününüz verimli geçer” dedi.

İşin sırrı; kalbiniz, diliniz ve gözünüzün bir olmasında
17.03.2018 - 13:34

   Karamanlı bir baba ile Düzceli bir annenin kızı olarak 1971 Karaman’da dünyaya gelen, 8 yaşında iken Düzce’ye taşınan ailenin 3 çocuğundan biri olan Gönül Asuk, ilk-orta ve lise tahsilini tamamlamasının hemen ardından 1991 yılında Düzcespor eski kalecisi Seçkin Asuk ile evlendi. Oğlu çevre mühendisliği, kızı ise hemşirelik yapıyor.

   35 yaşında siyasete atılan Asuk, AK Parti’nin kuruluşundan sonraki süreçte ilk olarak Kadın Kolları teşkilatında görev aldı. 2006 yılında Belediye Meclis üyeliğine aday olmasına karşın seçilemedi. 2007 yılında AK Parti İl yönetimine geçerek Sosyal İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcılığı görevini yürüttü. İl yönetiminde farklı başkanlarla 3 dönem çalışan tek yönetim kurulu üyesi olarak da bilinen Asuk, 2014 yılında partisinin ikinci sıradan meclis üyesi olarak belediye meclisine girdi.

   Gazete burasıdüzce olarak, bu hafta kimilerinin Gönül ablası kimilerinin Gönül gözü olarak hemen herkesin gönlüne dokunmaya çalışan Gönül Asuk ile hali hazırda Düzce Belediyesi Sosyal İşler Müdürlüğü binasındaki makamında bir araya gelerek, sıcak, samimi ve keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

“SİYASET BANA HEP YARDIMCI OLDU”

   Sosyal işlerle bağının hiçbir zaman kopmadığını, gerek siyasi hayatı, gerekse de meclis üyeliği devam ederken ağabeyi ile birlikte esnaflık yaptığını ve doğal olarak sosyal hayatın sürekli içinde olduğunu ifade ederek sohbetimize başlayan Asuk, “Geçen yıl Düzce Belediyesi bünyesinde Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğünün ayrılmasıyla birlikte yeni müdürlüğe geçiş yaptım. Meclis üyeliğimde kafamdaki fikirleri gerçekleştirmem için güzel bir fırsat oldu. Aslında siyaset bana, insanlara daha fazla nasıl yardım edebilirim konusunda hep yardımcı oldu. Açamadığım birçok kapıyı bu sayede açtım” dedi.

“SİYASETTEN ÇOK UZAKTAYDIM”

   Siyasete gireceğini hiç tahmin etmediğini belirten Gönül Asuk, “Çünkü ne yaşayacağımı bilmiyordum. Siyasetten çok uzaktaydım. Ama kişilik olarak her kesimle diyalog kurabilen bir insanım. Herkes benim için çok değerli. Dinlemeyi, birisine yardım etmeyi çok severim. Apar topar gelen teklifi kabul ettim. Sonra gördüm ki gerçekten birçok kapıyı çok rahat açıyor. Siyaset size bürokrasiyi çok rahat aştırıyor. Tıkandığınız noktada size bir telefon kadar yakınlar” şeklinde konuştu.

“SİYASETİ BİR ŞEY OLAYIM DİYE YAPMADIM”

   Gönül Asuk sözlerine şöyle devam etti:

   “Allah içimi biliyor ben siyaseti bir şey olayım diye yapmadım. Kapılar açıldıkça o durum beni çok tatmin etti. Kolay oldu mu? derseniz tabiî ki olmadı. Çünkü siyaset çok değişik bir alan. Kişisel olarak hırsları olan bir insan değilim ama güzel olan her şeyi örnek alırım.

“ALAYLI OLARAK BU İŞİ YÜRÜTÜRKEN BİR DE MEKTEBİNİ OKUDUM”

   Okuduğum okulları hep burslu okudum ve dereceyle bitirdim. Liseyi bitirdikten sonra kısmet işte evlenmeyi tercih ettim. Ama okumak içimde hep bir ukde idi. Babama verdiğim bir sözü vardı evlenme kararımla onu hayal kırıklığına uğratmıştım. Sözümü yerine getirmek adına çocuklarım büyüdükten sonra ve oğlum üniversite sınavına girince bende girdim. Önce sosyal hizmetleri ardından Sosyoloji’yi bitirdim. Allahın izniyle şimdi de yüksek lisans yapacağım. Alaylı olarak bu işi yürütürken bir de mektebini okudum.

“SİYASETTE KADIN OLMAK ÇOK ZOR”

   Siyasette kadın olmak çok zor. Hele seçim dönemlerinde çok yoğunsunuz. Bunun için öncelikle eşime teşekkür ediyorum. Çünkü müsaade etmeseydi hiçbirisi olmazdı. Benim şansım siyasete çocuklarım biraz daha büyüdüklerinde girmiş oldum. Küçük olsalardı baş etmem daha zordu. Bu dönemde ne işimi, ne çocuklarımı ne eşimi ihmal ettim. Çok biliyorum, gece yarısı seçim çalışmalarından gelip ertesi gün için yemek yapıp bıraktığımı. Çok iyi planlamanız gerekiyor. Şikayetim var mı? yok. Planladıktan sonra hepsi çok iyi gidiyor.

“BELEDİYE OLARAK

GÖNÜLLERE DOKUNULMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ”

   Meclis üyeliğim başladıktan sonra o dönemki belediye başkanımız Mehmet Keleş’e hiçbir sorumluluk verilmemesine rağmen gönüllü olarak projelerimi ilettim. Kendisi de bizlere yeni bir müdürlüğün kurulduğunu söyleyerek buranın koordinatörlüğünü verdi. Aynı şekilde Dursun (Ay) başkanımızda bize her türlü desteği vermeyi sürdürüyor. İnsanlar artık belediyelerin sadece yol, su işleri yapmaktan ibaret olmadığını görmek istiyor. Zaten bunların insanları tatmin etmediğini gördük. Gönüllerine dokunulması gerektiğini düşünüyoruz.

   Müdürlük kurulalı iki seneye yaklaşıyor ve biz çok şey yaptığımızı düşünüyoruz. Hakikaten çok yol kat ettik. Evde bakım hizmetleri olsun, aşevi, 60 yaş üstü, hanımlar lokali, aile danışma merkezi, Valiliğimizle birlikte “Bağımlılıkla Mücadelede İlk Adım Merkezi’nin” açılması. Şükürler olsun geriye baktığımızda bir çok şeyi gerçekleştirdiğimizi görüyorum. Meclis üyeliğim bir gün biterse arkama dönüp baktığımda şükürler olsun diyebileceğim birçok şey oldu. Bir çok projem daha var.”

“BAŞKALARININ MUTLULUĞU ÜZERİNDEN MUTLU OLDUM”

   Bunca yoğun tempo da kendinizle ilgilenebildiniz mi?

   Kendime çok vakit ayırmadığımı biliyorum. Kişiliğim gereği hayatım boyunca önce kendimi düşünmedim. Hep başkalarının istekleri benim önceliğim oldu. Başkalarının mutluluğu üzerinden mutlu oldum. Kendime sorduğumda kendimi mutlu etmek için hiçbir şey bulamıyorum. Bugün birisine dokunduysam birisini mutlu ettiysem bu benim mutluluk kaynağım olmuş. ’Ya Gönül bugün de bunu yap kendin mutlu ol’ hiç dememişim. Pişman değilim. Bunun farkında olduğum halde yine aynısını yapıyorum. Kırılsam dahi, bunu karşımdakine belli etmeden içimde hallediyorum kendimi resetliyorum ve yine devam ediyorum. Havlu atmak yok bende.

“HATALARIMIN BENİ GÜÇLENDİRDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM”

   Keşkeleriniz oldu mu?

   Olmadı. Çünkü yaşadığım her şeyin yaşanması gereken ve benim için ders olabilecek şeyle olduğunu düşünüyorum. Onlardan da kendime kazanç çıkartıyorum. Bu olgunluğa erişebilmem için demek ki o hatayı yapmam gerekiyormuş diye bakıyorum. Birisi bana söylese de ben ona uymuş olsaydım o beni bir yere kadar tatmin ederdi ama düşüp kalktığınız ve hata yapıp geriye döndüğünüz zaman bir daha dönmezsiniz. Hatalarımın da beni güçlendirdiğini düşünüyorum.

“KADINLAR NE KADAR BİRLEŞİRLERSE O KADAR GÜÇLÜLER”

   15 sene öncesi ve bugün arasında fark var mı?

   Kadınlar olarak bugün biraz daha örgütlenildiğini görüyorum. Mesela Kent Konseyi Kadın Meclisi birkaç senedir çok iyi ve her görüşten insan var orada. Yine son olarak AFRİN için yapılan kermeste oluşan topluluk çok hoşuma gitti. Ortak payda vatansa ve insanların kırmızı çizgilerine dokunulduğunda nasıl örgütlenildiğini gördüm. Kadınların çok şey başaracağını ama tek başına olmayacağını düşünüyorum. Kadınlar ne kadar birleşirlerse o kadar güçlüler.

   Bayanlar maalesef çok şanssızlar. Ne yaparsanız yapın kadın olarak hep bir adım geridesiniz. Sosyoloji de Cam Tavan diye bir kavram var. Biz bayanlar olarak maalesef bu cam tavanı delmiş değiliz. İcranın ve karar mekanizmalarının başında yeteri kadar kadınlara yer verilmediğini düşünüyorum.

   Şunu da belirteyim, maalesef bayanların karşıtı yine bayanlar. Kadın kadının kurdudur diye bir laf var ya o da çok doğru. Oysa birbirimizin üstüne basmak yerine basamak olsak çok daha iyi yerlere geleceğimizden eminim.

   Kadınların ayrıştırılmasına karşıyım. Bir şeye kadın erkek olarak bakılması taraftarı değilim. İnsan olarak bakmak lazım. Her konuya böyle bakılsa zaten sıkıntı kalmaz. Kadın erkek eşit değildir. Birbirini tamamlayan iki varlıktır. Ne o onsuz ne de o onsuz olur. Bunu anlayabilsek kadınların sorunu diye sormanın ne kadar saçma olduğunu görürüz. 

   Son bir çağrınız var mı?

   Ben bayanların erkeklerden daha farklı bir açıyla baktıklarını düşünüyorum. Bayanların duygusal yönleri daha fazla olduğu için söyledikleri veya önerdikleri şeylere kulak verilmesini bunun hiçbirşey kaybettirmeyeceğini daha artıya geçireceğini düşünüyorum.

   Düzceli kadınlara şunu tavsiye edebilirim; ’maddi imkanım yok ne yapabilirim ki’ düşünmeyin. En yakınınızda yaşlı yahut özel bakıma ihtiyacı olan bir insan olabilir. Gidin bir güler yüz gösterin. Göreceksiniz ona dünyaları vermiş olacaksınız. İnsanların insanlardan gerçekten fazla beklentileri yok. Biz çok şey mi veriyoruz? Geçimleri bize mi bağlı? Hayır değil. Verdiğiniz bir şeyi ağız tadıyla ve gözünün içine bakarak verirseniz onlar için dünyalara bedel oluyor. İşin sırrı, kalbiniz, diliniz ve gözünüzün bir olmasında. İnsanlara bunu hissettirin. Kafanızı yastığa koyduğunuz zaman ‘Bugün kimin hayatına dokundunuz, kime ne yaptınız?’ Bunun muhasebesini yaparsanız, zaten her gününüz verimli geçer.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Burası Düzce Gazetesi (www.burasiduzce.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.