Son Dakika
- Makaslayan tır Yığılca yolunu trafiğe kapattı
- Otoyolda 7 kişinin bindiği otomobil hurdaya döndü
- Bin adet Ihlamur fidanı dağıtıldı
- Öğrenciler Efteni Gölünde kuşları gözlemledi
- Türkiye şampiyonasında Düzce’yi temsil edecekler
- Gençlerin uluslararası başarısı
- Çevre için bir araya geldiler
- 2022 yılı işsizlik rakamları açıklandı
- Tüketici güven endeksinde düşüş sürüyor
- Sönmez imzaya çağırıyor
Düzce artık eski Düzce değil!
Eşinden kalan terzilik mesleğini yürüten Gürsel Çelikpala “Düzce artık eski Düzce değil. Eski dostluklar, arkadaşlıklar artık kalmadı. Artık herkeste maddiyat ve çıkar ilişkileri var” diyor..

“Sizin Hikayeniz” bölümümüzün bu haftaki konuğu, Eğilmez İş Merkezi'nde terzilik mesleğini yürüten Gürsel Çelikpala.
Gürsel hanım, Düzce’nin eski esnaflarından olan terzi Ertaç Çelikpala’nın eşi.
Eşini kaybettikten sonra terzilik mesleğini kendisi yürütmek zorunda kalmış. Ve çocuklarını bu mesleği devam ettirerek okutmuş.
İşte Gürsel Çelikpala’nın hikayesi..
Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Gürsel Çelikpala: 1959, Düzce doğumluyum. Ortaokula kadar Düzce’de okudum. 1996 yılından beri terzilik mesleğiyle ilgileniyorum.
Bu mesleğe nasıl başladınız?
Ev hanımıydım. Hayat şartları yüzünden eşimi erken yaşta kaybettim. Kendisi Düzce’nin tanınmış esnaflarındandı. Kişiliğiyle, karakteriyle, siyasi kimliğiyle çok bilinmiş bir insandı. İki çocuğum vardı, o zamanlar küçüklerdi. Kızım üniversiteye hazırlanırken, oğlum orta sondaydı. Eşim Düzce’de Terzi Ertaç olarak bilinirdi. Benim de terzilik mesleğiyle hiç alakam yoktu. Ama yine de sağlığımda bana birkaç işyeri açmayı düşündü. Normalde ben işyerine hiç uğramazdım, arada sırada “merhaba” der çıkardım.
Eşim vefat ettikten sonra 8 ay boyunca, işimizi elemanlarımıza bıraktım. Onların bana bir faydası olmadığını gördüm. İşyeri sahibim Nazım Bey’in (Nazım Eğilmez) o dönemlerde bana çok faydası oldu. Onlardan anahtarı alıp bana verdi ve istediğim şeyi yapabileceğimi söyledi. Sağolsun kardeşim gibidir, minnet borçluyum kendisine.
Daha sonra yanıma bir bayan eleman aldım, üç sene boyunca penye işi yaptık. O sıralarda deprem oldu ve depremden sonra o bayan bir daha gelmedi. Bu sefer hiç bilmediğim bir iş tamamen benim başıma kaldı. Ben onun yanında otururken göre göre kıyafetler diktim. Ama eşimin yanında çalışmış olsaydım, Düzce’nin bir numaralı terzisi olurdum. Çünkü kendisi kadın erkek terzisiydi, elinden her iş gelirdi.
Bir süre sonra bir mağazayla anlaştım, 15 yıl boyunca onların işini yaptım. Çok güzel paralar kazandım. Kazandıklarımla çocuklarımı okuttum, evimi aldım. İkisi de şu an üniversite mezunu. Kızım Ankara’da Anadolu lisesinde müzik öğretmeni, oğlum ise Muğla Üniversitesi Dış Ticaret mezunu. Yaptığım emekler boşa gitmedi ve şu an bütün çocuklarım kendi ayakları üzerinde duruyor. Bir süre sonra rahatsızlandım. Rahatsızlığımdan dolayı mağazayı bıraktım, ama işyerinde eşimin hatırasına kıyamadığım için yine de devam etmeye çalışıyorum.
“EŞİMİ KAYBEDİNCE SUDAN ÇIKMIŞ BALIĞA DÖNDÜM”
Hayatınızda en zorluk yaşadığınız anlarda size en çok ne yardımcı oldu?
Hayatımda en zor yaşadığım zamanlar, eşimi kaybettiğim dönemler oldu. Çok mutlu bir evliliğimiz vardı. Sudan çıkmış balığa döndüm. Ama hayat her şeyi gösteriyor ve yapmaya mecbur kalıyorsun. Ben çalışmaya başladıktan sonra kendime gelmeye başladım. İş hayatı beni hayata döndürdü. Çalışırken çok mutlu hissediyordum. Her şeyim dükkan oldu bir anda. Öyle bir bağ oluştu ki aramda, şu anda kıyamıyorum işime ve bu hala devam ediyor. Ben hiç gezmek istemem, iyi günümü de kötü günümü de işyerimde yaşıyorum. Eşim bir daha dünyaya dönüp beni görse, benimle onur, gurur duyardı.
“ESKİ KAZANCIM YOK”
Şu anda yaşadığınız zorluklar var mı?
İşler sıfıra düştü. Eski kazancım yok. Bir şey kazanamıyorum, piyasanın durumu belli. Ama önemli olan sağlığım iyi olsun. Hayattan maddiyat beklemiyorum artık, çocuklarım büyüdü benim için bu yeterli.
Hayatta en huzur bulduğunuz anlardan bahsedebilir misiniz?
Çocuklarımın iyi olduğunu görmek bana en huzur veren şeylerden bir tanesi. Onlar yaşadıkları yerlerde sevilen sayılan insanlar, bunları bilmek bana huzur veriyor. Günlük hayatımda işim ve evim arası gidip geliyorum. Benim en huzur bulduğum yer ise işyerim oluyor. Arada sırada arkadaşlarımla bir arada oluyorum, bu da beni çok mutlu ediyor.
“DÜZCE ARTIK ESKİ DÜZCE DEĞİL”
Düzce’de yaşamak size nasıl hissettiriyor?
Ben çok mutluyum Düzce’den. Burası benim memleketim. Ama Düzce artık eski Düzce değil. Çok karıştı her yer. Dışarıda selam verecek birini bile bulamıyorsunuz. Genç kızlığımda çarşıya çıktığımız zaman hemen ailemiz duyardı, çünkü herkes birbirini tanıyordu. Eski dostluklar, arkadaşlıklar artık kalmadı. Artık herkeste maddiyat ve çıkar ilişkileri var. Ama yine de başka bir yerde yaşamayı hiç düşünmüyorum, düşünmem de.
“İKİ ADIM YERE GİTMEK İÇİN DOLANIP DA GİDİYORSUNUZ”
Sizce Düzce'nin en büyük sorunu nedir?
Yollar ve trafik. En yakın bir mesafe artık iki katı oldu. İki adım yere gitmek için dolanıp da gitmek gerekiyor. Ayrıca Kültür mahallesinde oturuyorum ben, evimin önünde arabamı koyuyorum. Hemen para istemeye geliyorlar. Benim çocukluğum İnönü parkında geçti. Şu anda artık normal bahçeleri otoparka döndürdüler. Kendi evinin önüne arabanı koyamıyorsun. Boş arazileri, otoparka yani para makinesine dönüştürdüler. Her şey para oldu Düzce’de. Nereye gittiği de belli değil o paraların. Hatta bir gün değnekçiyle tartıştım. “Sen benim evimin önü için benden para mı istiyorsun” dedim. O da “belediye istiyor” dedikten sonra bir şey diyemedim.
Son olarak Düzceliler’e söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Gerçek Düzcelileri sayıyorum, seviyorum, teşekkür ediyorum.
Yorumlar (1)
-
şükrü toros
13.04.2018 20:22bayan yerden göğe haklı, bende onun için düzceyi terkettim, Antalya ya yerleştim, düzce de kimseye saygı sevgi kalmadı, üzgünüm, üzgünüm, üzgünüm.
Yorum Yap