Son Dakika
- Makaslayan tır Yığılca yolunu trafiğe kapattı
- Otoyolda 7 kişinin bindiği otomobil hurdaya döndü
- Bin adet Ihlamur fidanı dağıtıldı
- Öğrenciler Efteni Gölünde kuşları gözlemledi
- Türkiye şampiyonasında Düzce’yi temsil edecekler
- Gençlerin uluslararası başarısı
- Çevre için bir araya geldiler
- 2022 yılı işsizlik rakamları açıklandı
- Tüketici güven endeksinde düşüş sürüyor
- Sönmez imzaya çağırıyor
Çocukların öğrenme isteğini köreltmeyin!
Piyano ve çello eğitmenliği yapan Volkan Özenir, “Her çocuk aynı değildir her çocuğun öğrenme süreci farklılık gösterir. Bu aşamada ailelerden biraz sabırlı olmalarını ve çalışmaların devamlı olmasını tavsiye ediyorum” diyor.

Bu haftaki konuklarımızdan biri DEARDorArt Sanat Atelyesi'nde piyano ve çello eğitmenliği yapan Volkan Özenir.
Özenir, çelloya bir gençlik dizisinden etkilenerek yönelmiş. Öğrendiklerini profesyonel çalışma hayatına direk yansıtabilenlerden biri olduğunu söylüyor.
Ayrıca yeteneğin olmazsa olmaz olduğunu belirten Özenir, “En başta çocukta diğer çocuklardan ayırt edici olarak işitme üstünlüğü olmalıdır” diyor.
İşte Volkan Özenir'le gerçekleştirdiğimiz keyifli röportaj…
Sizi tanıyabilir miyiz?
1991 Düzce doğumluyum. İlkokul ve Ortaokulu Düzce'de okudum. Benim İlkokul ve Ortaokul serüvenim biraz karışık. Babamın işlerinden ve depremden dolayı çok fazla okul değiştirdim. Lise eğitimimi Bolu Güzel Sanatlar Lisesi'nde tamamladım. Güzel Sanatlar Lisesi'ne gitmem Ortaokul son sınıftaki müzik öğretmenimin müziğe olan ilgilimi ve yeteneğimi fark etmesi sayesinde oldu.
Böyle bir eğitim kurumu olduğunu o zaman öğrendim. Bu işi sevmemin en büyük tarafı Lise zamanı aldığım eğitimdir. Daha sonra Karabük Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ni kazandım. Sonrasında yatay geçiş yaparak Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik bölümüne geçiş yaptım ve oradan mezun oldum.
İNSAN SESİNE EN YAKIN ENSTÜRMAN…
Müzik bölümünde öğrenciler branş bir enstrümanı seçiyorlarmış sizin seçiminiz ne oldu ve neden?
Benim enstrüman seçimimin hikayesi biraz değişik. 2003 yılında yayında olan (yeni versiyon gençlik dizilerinin başlangıcı olarak da kabul edebileceğimiz) bir grup üniversite öğrencisinin hikayesini anlatan “Kampüsistan” adlı bir gençlik dizisi vardı. Dizide bir karakter viyolonsel yani çello eğitimi alıyordu. Bildiğiniz gibi çello gösterişli bir müzik aletidir. Hem görüntüsü hem de sesi beni çok etkilemişti, o yüzden Çello'ya yöneldim..
Lise dönemimde ana dal olarak çello ve beraberinde piyano eğitimi almaya başladım ve üniversitede de bu eğitimime devam ettim.
Çellonun en ayırt edici özelliği insan sesine en yakın enstrüman olarak bilinmesidir. Perdesiz çalgılardan olduğu için çalınması en zor enstrümanlardan birisidir. Keman, Kontrbas ve Viyola'da olduğu gibi… Ben üniversite eğitim sürecimin her aşamasında öğrendiklerimi profesyonel çalışma hayatıma direk katanlardan biri oldum. Üniversite ikinci sınıfta profesyonel anlamdaki ilk özel dersimi çello alanında verdim.
Bu zamana kadar da çeşitli eğitim kurumlarında çello, piyano dersleri verdim ayrıca bir eğitim kurumu için koro çalışması da yaptım. Halen de hem bireysel olarak özel derslerime hem de DEARDorArt Sanat Atelyesi'nde piyano ve çello eğitmenliği yapmaktayım.
YETENEK OLMAZSA OLMAZDIR!
Bir enstruman çalmak için yetenek olmazsa olmaz mıdır? Yetenek derken…
Elbette ki yetenek olmazsa olmazdır. Yetenek derken bu detaylı ve zaman alan bir açıklama gerektirir. Ama kısaca şöyle anlatmaya çalışayım: En başta çocukta diğer çocuklardan ayırt edici olarak işitme üstünlüğü olmalıdır. Örneğin; biz piyanoda, tuşlu bir çalgı olduğu için, müzik kulağı olarak biraz daha ritim duyusunun ön planda olduğu çocuklarla çalışmak isteriz. Çelloda ise daha çok ezgisel kulağın ön planda olmasını tercih ederiz.
DEARDorART Sanat Atelyesi ile tanışmanız nasıl oldu?
Son zamanlarda başarılı maçları ile sıkça adından söz ettiren Düzce 1907 Dora Art Bayan Voleybol takımımızın kuruluş aşaması ile başladı burayla tanışmam. Annem Düzce Fenerbahçeliler Derneği'nde Yönetim Kurulu üyesi ve Voleybol Şubesinin sorumlusudur. Bununla ilgili çalışmalar sırasında Annem Dora Art Yapı'nın sosyal sorumluluk kapsamında, sanat alanında bir atelye çalışması yapacağını öğrenmiş. Atelye için çeşitli sanat dallarında eğitimciler arandığını öğrendikten sonra ben de buraya geldim.
HER ÇOCUK
AYNI DEĞİLDİR
DearDorArt Sanat Atelyesi'ndeki faaliyetlerinizden bahseder misiniz?
Belirttiğim gibi, atelyede çello ve piyano eğitmenliği yapmaktayım. Öğrenci profilimi genellikle çocuklar oluşturuyor. Bu sebeple çocuklara yönelik eğitim metotları kullanıyorum. Genelde yabancı kaynaklı metotlar bunlar… Önce enstrümanı tanıtıyorum, daha sonra duruş, oturuş ve el pozisyonlarını gösteriyorum. Bu aşamadan sonra notaları ve notaların tuşe üzerindeki yerlerini öğretiyorum. Daha sonra da sistematik bir şekilde nasıl bir yol izlememiz gerekiyorsa o şekilde ilerliyoruz. Her çocuk aynı değildir her çocuğun öğrenme süreci farklılık gösterir. Bu aşamada ailelerden biraz sabırlı olmalarını ve çalışmaların devamlı olmasını tavsiye ediyorum. Çocukların öğrenme isteğini köreltmeyelim. Aksi davranış çocuğu hem müzik eğitiminden soğutacaktır hem de çocukta başarısızlık ve yetersizlik duygusu oluşacaktır.
YETİŞKİNLER DE KATILABİLİR
Bu eğitime mutlaka çocuk yaşta mı başlanmalıdır?
Çocuk yaşta başlanması profesyonellik bakımından elbette ki daha iyi olur ancak; yetişkinler de bu çalışmalara katılabilir ve öğrenebilirler. Örneğin; Uç bir örnek olacak ama dünyanın en ünlü çellistlerinden biri olan Rus asıllı çellist Mischa Maisky çello çalmaya 21 yaşında başlamıştır.
Gelecek ile ilgili planlarınızda Düzce kalıcı bir yerde mi? Yoksa başka projeler var mı?
Tabi ki bu işe başladığımdan beri gerçekleştirmek istediğim ve bu yolda çaba sarf ettiğim bir hayalim var. Öncelikle alanımda çok iyi bir eğitmen olmak… Bu süreç biraz önce kurduğum cümle kadar kolay olmuyor tabi. Ben bu sürecin başlarındayım henüz.
Gelecek ile ilgili, gerçekleştirmek istediğim en büyük hayalim Viyana'da çello üzerine eğitim almak ve kendime yeni bir şeyler katmak. Bununla ilgili hazırlıklarım devam etmekte… Önümüzdeki iki yıl içerisinde bunu gerçekleştirmek de istiyorum tabi.
Tabi Düzce'de de sanat adına yapmak istediğim faydalı ve güzel projelerim var. Örneğin bu alanda şahsıma ait bir müzik okulu açmak, burada yetiştirdiğim çocuklarla oda orkestrası kurmak, bununla etkinliklere katılmak gibi.
Hayallerimin Müzik Eğitmenliği ile ilgili olmasının en önemli sebebi ise çocukları ve onlarla çalışmayı sevmemdir. Zaten eğitmenlikte başarılı olmanın temelini bu sevgi oluşturmaktadır.
Son olarak okurlarımıza neler söylemek istersiniz?
Düzce'deki sanatseverleri, müzik konusunda kendisini geliştirmek isteyenleri Atelyemize bekliyorum. Bu soruya aynı cevabı vermemin sebebi ise; Atelye olarak Düzce'de sanatı zirveye taşıma sloganımızdır.
Yorum Yap