Düzce’de bir kadın kaptan: MARAL

Düzce 1907 DorArt Bayan Voleybol takımının kaptanı Maral Aktaş, “Baleden sonra çok zorlandım, voleybola alışamadım. Düşünsene zarif bir sanattan voleybola geçiş yapıyorsun” diyor..

Düzce’de bir kadın kaptan: MARAL
22.02.2015 - 13:03

 

   (RÖPORTAJ - Engin ÇAVUŞ)

   Bu haftaki röportaj köşemizi Düzce 1907 DorArt bayan voleybol takımının kaptanı Maral Aktaş'a ayırdık. Kendisiyle keyifli olduğu kadar ilginç de bir sohbetimiz oldu. 

   Öncesinde Maral'ı tanıdık. Daha sonra da spordan, Düzcelilerin takımlarına bakışına; DorArt'tan, Özgecan'a pek çok konuyu değerlendirme fırsatımız oldu. Röportaj sürecimizi ve sohbetimizi sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

MARAL ÇOK NET!

   Futbolda nasıl ki 4 büyük takımdan bahsediyoruz, Bayanlar Voleybol 3. Ligi'nde de benzer bir durum var. Bu sene 3 dişli rakip var bu ligde. Kısa adlarıyla: DorArt, Numune ve TED… 2. Lig yarışında son haftalara yaklaşırken maç fazlasıyla DorArt'ın 2 puan önünde olan Numune ile pazar günü Ankara'da maçımız vardı. Düzce'den 5 minibüs dolusu taraftar ve Düzceli Off-Road gönüllülerinin eşliğinde vardık Ankara'ya. Aslında içimizde bir yandan Özgecan burukluğu bir yandan da Düzce'de ilk olan bayan voleybol takımını desteklemenin gururu vardı. Salonda “Düzce, Düzce” tezahüratlarını duymak ve bunu bayan voleybol takımıyla başarmak ise ayrı bir gururdu.

   Bütün maç boyunca gözüm Maral'ın üzerindeydi. Bir yandan ona soracağım soruları kafamda tasarlamaya çalışırken bir yandan da olabildiğince gözlem yapmaya çalışıyordum. Hani hep söylenir ya “Net” diye.

   Voleybol filesindeki hatlar kadar net çizgileri vardı. Dik bir duruşu, gözden kaçmayacak bir özgüveni, sahiplenici bir tavrı, motive edici hareketleri vardı. Aşılmaz sınırları var gibiydi. Açıkçası biraz çekinmeye başlamıştım soracağım sorularla ilgili.

KİM KORKAR KAYBETMEKTEN,

BİRLİKTE OYNADIKTAN SONRA?

   Çekişmeli bir mücadele oldu. Ne zaman Maral servis kullansa en geriden kullanıyor, karşı tarafa noktayla belirlemiş gibi gönderiyordu topu. Arada kurtaramadığı toplar olduğunda çok kızıyordu. Nazım'ın da dediği gibi: “Devenin öfkesi halt etmiş benimkinin yanında; devenin öfkesi, kinciliği değil.” Hırslıydı, takımın kaptanında olması gereken bir hırstı bu. Velhasıl çekişmeli bir mücadelede 2-1 önde olduğumuz maçı 3-2 kaybettik. Daha sonra Maral bana “kim korkar kaybetmekten, birlikte oynadıktan sonra?” diyecekti.

10 YAŞINA KADAR BALERİNMİŞ

   Ankara'dan, Maral ile röportaj yapabilmek için takımın otobüsüyle döndüm. Güya otobüsteyken röportaj yapacaktık. Ne mümkün? İncir Reçeli 2'yi izlemeye başladılar. Filmi izlerken fark ettim ki o hırsın altında gizlenmiş bir duygusallık var. Neyse bu kısımda çok fazla detaya girmemekte fayda var. Takım otobüsümüz Bolu Fenerbahçeliler Derneği'nin lokalinde yemek molası verdi. Fırsat bu fırsat diyerek başladık sohbete. Tüm sorulara samimi ve net cevaplar verdi Maral.

   1986 doğumlu Maral. 10 yaşına kadar balerinmiş. Boyu uzayınca bırakmak zorunda kalmış. Detaylarını şöyle anlattı: “Annemle Yeşilyurt spor kulübüne gittik. Antrenör Adnan KISTAK gördü beni. Boyum, fiziğim uygundu. O dönem antrenmanlara gitmeye başladım. Baleden sonra çok zorlandım, voleybola alışamadım. Düşünsene zarif bir sanattan voleybola geçiş yapıyorsun. Sonra antrenmanlardan kaçmaya başladım. Bir gün antrenör annemi aramış, ben de annemin zoruyla tekrar gidip gelmeye başladım. Sonra küçük takıma seçildim, yıldız milli takıma çağırıldım. Yıldız genç milli oldum. 25 kez milli takım forması giydim. Yeşilyurt'tan Şişli Spor Kulübüne kiralık oyuncu olarak geçtim. Şişli Spor Kulübünde 1. ve 2. Lig dönemlerinde 6 sene oynadım.” Uzun bir maratondan sonra Ataşehir Belediyesi'nden DorArt'a transfer olmuş.

   Sevgili Maral bir yandan yemeğini yerken, sorularıma da samimi cevaplar vermeyi sürdürüyordu. Ben de ona Düzce'yi nasıl bulduğunu sordum. “Aslında çok şehir gezdiğim için herhangi bir sürprizle karşılaşmadım. Küçük bir şehir olduğunu zaten biliyordum. Ha, ben kahvesiz yaşayamam. Düzce'de bu kadar çok kafenin olması da hoşuma gitti” diyerek gülüyor.

“ADEM TURNA'YA

BİZE BÖYLE BİR ORTAM HAZIRLADIĞI İÇİN

ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM”

   DorArt hakkında ne söylemek istersin, diye sorduğumda: “Şirketi mi, takımı mı soruyorsun?” dedi. Ben her ikisini de anlatmasını istedim. “Takımdan bahsetmek gerekirse: takımda daha önceden birlikte oynadığımız insanlar var. Adaptasyon döneminde hiç sıkıntı yaşamadım. Yaşça küçük olanlar çok saygılılar, yeri geldi biz onlardan küçük olduk ve onlar bize ablalık yaptılar. Zaten sahada da görüyorsunuz. Birlik beraberliğimiz anlatılamayacak bir durum. Şirketten bahsetmek gerekirse: Öncelikle Adem TURNA'ya (Abi diye hitap ediyor) bize böyle bir ortam hazırladığı için çok teşekkür ediyorum. Bir ailede nasıl yalan olmazsa aynı şekildeyiz. Başka kulüplerdeki katılık yok burada. Bir ağabey, bir dost samimiyetinde yaklaşınca herşey daha samimi oluyor. DorArt'a gelmeyi kabul edişimde de buranın sadece bir inşaat şirketi olmadığını görmem etkili oldu. Sanata ve spora değer veren bir anlayış var burada. Düzce'deki çocukların kişisel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı hedef edinmiş bir anlayış var.  Yine ben biliyorum ki Adem beyi, Orhan BEKTAŞ'ı (Kulüp Temsilcisi) (ve yine abi diye hitap ediyor) başıma bir şey gelse saat kaçta aramış olursam olayım koşar gelirler. Bu da ayrı bir güven veriyor insana.”

BU BAŞKA BİR AŞK...

   Ben: Sıkılmıyor musun?

   Maral: Sevmezsen yapamazsın. Bu, başka bir duygu… Sahaya çıktığında aldığın alkış… Bu başka bir aşk…

    Ben: Zorlukları?

   Maral: Aileden başka bir şehirde yaşamak…

   “Aslında şaşırdığımı söylemem gerek” diyerek devam ettim. Dışarıdan bakıldığında çok sert göründüğünü ama çok ılımlı ve donanımlı olduğunu söyledim. Öyle olmam gerekiyor. O, üzerimdeki sorumluluktan. Hem takımımı da düşünmek durumundayım. Onların önünde rol model olmalıyım. Ben duruşumu değiştirirsem bu takımımızı olumsuz etkiler.

   Ben: Dışarıda da öylesin sadece sahada değil.

   Maral: Görmedin mi Mersin'de Özgecan'a neler yaptıklarını?

   Ben: Evet, Ben de onu soracaktım.

   Maral: İnsanın nutku tutuluyor. Söyleyecek o kadar çok şey var ki... (Devam ediyor ama bu kısımların paylaşılmamasını rica ediyor)

“BİZE VOLEYBOLU SEVDİRDİNİZ DİYORLAR”

    Ben: Peki kadınların yaptığı bu işi nasıl değerlendiriyorsun? Düzce'de bayan voleyboluna bakış nasıl?

   Maral: Düzce'de kadın oluşumuzla ilgili bir sıkıntı yaşamadık.

   Kiminle konuştuysam “bize de voleybolu sevdirdiniz” diyor. Komşularımız ailecek maçlarımızı izlemeye geliyorlar. Kalkıp Ankara'ya bile gelmişler. Düzceliler bize çok sahip çıktılar. Düzceliler'e teşekkür ediyoruz.

   Ben: 2. Lige çıkacak mıyız?

   Maral: Çıkacağız. Orada yeneceğiz Numune'yi. (Gülüyor)

   Eklemek istediklerini soruyorum. Maral, burasıDüzce gazetesine, DorArt ailesine, Antrenörlere, Dede'ye (Takımın Masörü) çok teşekkür ediyor. Seneye de burada devam etmek istediğini, Düzce'nin adını başarılarla duyurmayı hedeflediklerini söylüyor.

   Maral'a başarılar diliyor ve vakit ayırdığı için teşekkür ediyoruz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Burası Düzce Gazetesi (www.burasiduzce.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.