Türkiye eğitimde neden başarısız?

Eğitim alanında gerçekleştirilen uluslararası testlerde Türkiyenin neden başarısız olduğunu değerlendiren Proje Eğitmeni ve Yazarı Mert Buğra Maradit, “Eğer Türkiye şu anki eğitim anlayışıyla devam ederse bir başarı göstermesine imkan yoktur” dedi.

Türkiye eğitimde neden başarısız?
14.01.2017 - 16:33

 

   Son zamanlarda gerçekleştirilen uluslararası testlerde Türkiye'nin alt sıralarda yer alması, eğitim sisteminin tartışılmasına neden oluyor. OECD tarafından her üç yılda bir gerçekleştirilen PİSA (Öğrenci Değerlendirme Programı) testinin sonucunda Türkiye 72 ülke arasında 50. sırada yer aldı. Yaygın eğitime dayalı öğretim görülen ülkelerin ise sınav sonucunda üst sıralarda yer aldığı görüldü. Peki yaygın eğitim kavramı neyi ifade ediyor?

YAPARAK VE YAŞAYARAK ÖĞRENME…

   Proje Eğitmenliği ve Yazarlığının yanı sıra Okul Öncesi Bölümü üzerine yüksek lisans eğitimi gören ve aynı zamanda gazetecilik yapan Mert Buğra Maradit, yaygın ve sargın eğitim metotlarını şöyle anlattı, “Yaygın eğitim, yaparak ve yaşayarak öğrenme demektir. Yani öğrenme tecrübesi yaşayan kişinin bütün duyularına hitap eden bir süreç oluşturmak. Yaygın eğitimde öğrenci yoktur, katılımcı vardır, çünkü kişi bu eğitime kendi isteği ile gönüllü olarak katılır. Aynı zamanda öğretmen yerine de kolaylaştırıcı vardır, yani öğrenmeyi kolaylaştıran kişi, yol gösterici anlamındadır. Burada önemli birkaç detaydan bahsetmek istiyorum. Öncelikle gönüllü olarak katılımdan bahsettim, bu çok önemli bir konu. Çünkü kişi bir şeyi öğrenmek istemezse, onu ne kadar zorlarsanız zorlayın öğrenmeyecektir. Bu yüzden katılımcıların yaygın eğitime gönüllü katılmaları çok önemlidir. İkinci bahsetmek istediğim detay, öğretmen yerine kolaylaştırıcı olması.. Burada bahsetmek istediğim aslında, lider vasfında olan bir öğretmen. Yani öğrencilerin karşısında tahtada formülleri açıklayan bir öğretmenden çok, katılımcılarla birlikte bilgiyle oynayan, üzerinde tartışan ve öğrencilerin öğrenmelerini kolaylaştıran bir kolaylaştırıcıdan bahsediyorum. Zaten yaygın eğitimde, kolaylaştırıcı dahil bütün katılımcılar daire şeklinde oturdukları için, herkes kendini diğerleriyle eşit bulur ve öğrenme tecrübesi sadece kolaylaştırıcıdan gelen bilgilerle değil, katılımcıların birbirleriyle paylaşımları ile de gerçekleşir. Yaygın eğitimde bilgi, beceri ve davranış geliştirmek üzerine etkinlikler gerçekleşir. Etkinlik diyorum, çünkü her bir ‘ders’ bir etkinlik şeklinde gerçekleşir. Bu etkinlikler küçük gruplar, büyük gruplar halinde sanatsal veya tamamen paylaşıma dayalı olmalıdır. Asıl tema, öğretilmek istenen konudur ve sadece asıl temanın üzerinde yoğunlaşılmaz. Katılımcıların önce birer insan olduğu göz önünde bulundurularak, onların motivasyonunu yükseltecek, öğrenmelerini kolaylaştıracak küçük hareketlendirici etkinlikler de gerçekleştirilmelidir. Günümüzde biliyoruz ki, her bir insan farklı şekillerde daha iyi öğrenebilmektedirler. Bunu göz önünde bulunduran tek eğitim yolu yaygın eğitimdir.

   Yaygın eğitim metotları şeklinde tabir edilen kavramlar ise gerçekleştirilmek istenen eğitimin hangi etkinliklerle gerçekleşebileceği; belirlenen bilgi, beceri ve davranışların katılımcılara nasıl verilebileceğini anlatır. Mesela tarihte öğretilmek istenen önemli bir olay veya kişilik için ‘hazine avı’ etkinliği kullanılabilir. Avrupa Birliği'nin Erasmus+ programı çerçevesinde üretilen birçok metot bulunmaktadır ve sürekli yeni metotlar üretilmektedir. Aynı zamanda bu çerçevenin dışında da eğitmenlerin ürettiği birçok teknik bulunmaktadır. Verilmesi gereken bilgi, beceri veya davranışı en iyi şekilde öğretebilecek metotlar her bir ‘ders’ için belirlenir ve uygulanır.”

İNFORMAL EĞİTİMLE KARIŞTIRILMAMALI

Maradit, insanların paylaşım yapmasını sağlayacak her türlü etkinliği yaygın eğitim metotları içerisinde değerlendirdi. Bu metotların informal eğitimle karıştırılmaması gerektiğini söyleyen Maradit, “İnformal eğitim, herhangi bir planlama olmaksızın kişilerin birbirlerinden paylaşım yaparak, yani bir bankada konuşurken bile sağlanabilecek bir eğitimdir. Yaygın eğitimde eğitmenler bir planlama yaparlar. Bu farkın en basit örneği şudur: İki kişi kendiliğinden edebiyat üzerine konuşuyor bir paylaşım yapıyorlarsa, bu informal eğitimdir. Eğer bu iki kişinin edebiyat üzerinde konuşmasını bir kolaylaştırıcı bir amaçla başlattıysa, bu yaygın eğitimdir. Yani eğitmenler bu paylaşımları planlar, gerek konuşarak, gerek yazarak, bazen çizerek, bazen rol yaparak, bazen araştırarak katılımcılardan gerçekleştirmesini ister. Bu sayede katılımcılar farkında olmadan öğretilmek istenen konuyu öğrenmiş olurlar” şeklinde konuştu.

ANLATILMASI GÜÇ BİR KAVRAM

   “Yaygın eğitim kavramının anlatılması ve tanımlamasının güç olması büyük bir problem oluşturuyor” diyor Maradit. Yaygın eğitim adını bilen birçok eğitimcinin de kavramın ne anlama geldiğini bilmediğini söylüyor. Maradit yaygın eğitimin bir başka dezavantajını da şöyle tanımlıyor, “Formal eğitimde verildiği kadar yüklü bilginin, yaygın eğitimde o kadar kısa zamanda verilememesidir. Tabi formal eğitimde bu süreçte bu kadar bilgi gerçekten verilebiliyorsa? Formal eğitim bilgi odaklıdır, yaygın eğitim bilgi, beceri ve davranış. Bu yüzden eğitim kısa sürede gerçekleşmez. Yani formal eğitimde 1 senede öğretmeye çalıştığını, yaygın eğitimde 2 senede öğretirsin, tabi 2 senede bu bilgiler dışında çeşitli beceri ve davranışlar da geliştirilmesini sağlarsın.”

   Kısa bir süre önce Finlandiya'da bütün dersler kaldırılarak yaygın eğitime geçildi. “Peki Türkiye'de de böyle bir uygulama yapılabilir mi?” şeklindeki soruya cevap veren Maradit, bunun mümkün olduğunu, fakat çok zaman alacak ve uğraş gerektiren bir süreç olduğunu iddia ediyor.

YAYGIN EĞİTİM KURUMLARI TÜRKİYE’DE DE VAR

   Mert Buğra Maradit, şu anda Türkiye'deki okullarda formal eğitim metotları kullanıldığını belirtmekle birlikte, yaygın eğitim veren bazı kurumlardan da bahsetti. Maradit şunları belirtti: “Halk eğitim kurumlarının yaygın eğitim kurumları olarak görev yapması planlanmış. Ama bu kurumlar yaygın eğitimden bihaberler. Tecrübelerim doğrultusunda şu an Türkiye'de yaygın eğitimi tecrübe edebileceğiniz tek yer Gençlik Çalışmaları yürüten derneklerdir. Bu dernekler de genel itibariyle bu çalışmalarını Erasmus+ projeleri çerçevesinde yurtdışından katılımcılarla gerçekleştirmektedir. Yani sadece şanslı Türk gençleri bu eğitimlere dahil olabilmektedir.”

BAŞARISIZ SONUÇLAR

EĞİTİM SİSTEMİNDEN KAYNAKLANIYOR

   PİSA testinde alınan başarısız sonuçların da eğitim sisteminden kaynaklandığını söyleyen Maradit, “Eğitim metotları, eğitim anlayışı ve eğitim sistemidir bu sonuçların başlıca kahramanları. Eğer Türkiye şu anki eğitim anlayışıyla devam ederse bir başarı göstermesine imkan yoktur. Çağa ayak uydurmak için öncelikle eğitimin değişmesi şarttır. Nasıl olması gerektiği de baştan üretilecek zor bir şey değil, iyi örneklere bakacaklar ve bunu nasıl uyarlayabiliriz diye düşünecekler. Umarım en kısa zamanda bu yanlıştan dönülebilir ve hatanın farkına varılabilir. Yoksa eğitimde çuvalladıkça, hayatın her alanında çuvallamaya devam edilecek. Umarım artık bir şeylerin değişmesi gerektiği görülebilir” diye konuştu.

YAYGIN EĞİTİMİ TEMEL ALAN BİR ATÖLYE…

   Yaygın eğitimi temel alarak hayata geçirmeye planladığı “Atölye OZ” projesini de anlatan Maradit, “Yaygın eğitimin yabancı katılımcılar olmadan tamamen yerli gençler arasında gerçekleşmesini sağlamak amaçlarımdan bir tanesi. Bununla birlikte kişilerin kendilerini tanımalarını sağlamak, öğrenmeyi sevmelerini ve ne öğrenmek istediklerini bilmelerinde onlara yardımcı olmaktır. Aynı zamanda sınırlı tecrübeler edinilen günlük hayata nazaran insanların farklı deneyimler yaşayabilecekleri bu sayede kendileri ve dünya hakkında farklı şeyler öğrenebilecekleri bir ortam oluşturmak için yola çıkmıştır OZ” dedi.

GÖNÜLLÜLÜK FELSEFESİYLE GERÇEKLEŞECEK

   Mert Buğra Maradit “Atölye OZ” projesinde kullanılacak olan eğitim metotlarını ise, “Yurtiçinde, yurtdışında çeşitli projeler organize ettim, eğitmenlik yaptım veya katılımcı olarak yer aldım. Katıldığım her bir projeden farklı teknikler öğrendim.  Bir süre sonra yaygın eğitimin çeşitli yollarının olduğunu ve bunları bölüm bölüm ayırabileceğimi keşfettim. Zaten bölümlere ayrılmış olan tekniklere kendi oluşturduklarımı da dahil ederek bir atölye oluşturmaya karar verdim. Oluşturulan tekniklere deneyim adını verdim. Deneyimlerin sınırsız bir çerçevesi olduğu için atölyede bu deneyimleri tek tek açmak ve insanların ilgisine göre hareket etmek yapılabilecek en mantıklı hareketti. Bende şu an için belirlediğim 9 farklı teknik arasında bir oylama gerçekleştirmeye ve en çok oyu alan deneyimi açmaya, zamanla ilgi çoğaldıkça diğerlerini de dahil etmeye karar verdim. Bahsettiğim deneyimlerden kısaca bahsetmem gerekirse; Bu deneyim atölyeleri tamamen yaygın eğitim yoluyla ve gönüllülük felsefesiyle gerçekleşecektir. Gönüllülük felsefesi doğrultusunda katılımcılardan hiçbir ücret talep edilmeyecektir. Deneyimlerin hepsini tek tek açıklamak uzun bir vakit alacağı için burada sadece deneyimlerin isimlerini verebileceğim. OZ'da açılacak deneyimler; Ritim Terapi, Hikaye Anlatıcılığı, Mandala, Sosyal Fotoğraf, Doğaçlama Tiyatro, Meditasyon, Astroloji, Labirent ve Zihin Haritalandırma olarak belirlenmiştir. 01 Ocak tarihinde ilk oylama sonuçlanmış ve ‘Zihin Haritalandırma’ atölyesi en çok oy toplayarak açılmıştır.

   18 Ocak tarihinde atölye çalışmalarımız Düzce'de başlayacaktır. Atölye ve deneyimler hakkında detaylı bilgi veya atölyeye katılmak için internet sitemizi (http://www.atolyeoz.com) ziyaret edebilirsiniz” sözleriyle anlattı.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Burası Düzce Gazetesi (www.burasiduzce.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Aydin
    Aydin
    14.01.2017 19:02

    Bedava mı emin misiniz?