SESSİZ GEMİ

  • 14.03.2023
  • (1)

   Göz açıp kapayana kadar geçen koca 22 yıl. Oysa daha dün gibi hatırlıyoruz beyazlar içinde daha 16 yaşında, hastane koridorlarında bize insan yaşamının emanet edilişini…

   Şimdi bu 22 yıla elveda demenin zamanı mıdır?

   Bir limanda sessiz bir gemiye yolcu olmayı beklerken, önce vedalaşıp 22 yılımızla, meçhule doğru yol alalım. Şairin dediği gibi ‘Artık demir almak günü gelmişse bu zamandan….’ diye başlayan dizelerde kaybolalım.

*

   Öyle bir meslek seçmişiz ki… Kendi çocuğumuz annesiz uyurken, adımızı sayıklarken, yaşam mücadelesi veren bir insanın, her nefes alışında, yaşadığımızı hissetmişiz.

   Kadınların hayatına tanık olmuşuz. Çaresizliği, tükenmişliği, toplum tarafından itilmişliği yaşayan, şiddete uğrayan ve yıllarca çığlıklarına sessiz kaldığımız, o masum kadınların… El uzatırken,  insanlığımızı sorgulamışız. “Bir can daha hayattan kopmasın, koparılmasın” diye savaşmışız. Evet, canla başla savaşmışız.

    Hayat akıp giderken, Deniz Yıldızı hikayesindeki gibi, kilometrelerce uzun sahil kenarında, tek bir kişi de olsa, esirgememişiz elimizi, emeğimizi, yüreğimizi

*

   Sahi başarabildik mi? Büyük hayallerle, büyük umutlarla çıktığımız bu yolculukta kimi zaman yorulduk, dinlendik ve bazen de dinlendirildik. Çayın demini alması gibi kızgın suda bekledik. Ve biz o çayları dostlarımızla, dost meclislerinde tükettik.

   Pes etmedik. Ötekileştirildik ama asla ötekileştirmedik, yalnız kaldık ama kimseyi yalnızlığa terk etmedik

   Hiç vazgeçmedik. Sivil hayattan, birlikte yaşamaktan, sorunları birlikte çözmekten, birlikte güç olduğumuz sivil toplum kuruluşlarından hiç vazgeçmedik. Var olan gücümüzle yaşamın her anında her dokusunda her hücresinde olmaya çalıştık.

   Bizden geçti demedik. Şairin dediği gibi; açtık iki kolumuzu iki yanımıza korkuluk olduk.

   Sivil toplum kuruluşlarındaki kişilerin topluma her ışık saçışında,  toplumu her aydınlatışında bizler de alev olduk.

*

   Onca memleket gezdik. Yine geldik şehrimize.

   “Bir sevdadır Düzce” dedik.

   “Doğduğumuz büyüdüğümüz,  çocukluğumuzun ve gençliğimizin, en güzel yıllarının geçtiği şehrimize bir borcumuz var elbet” dedik.

*

   Üstadım, sen şimdi  “yaz” diyorsun ya …

   “Al kalemi, al beyaz kağıdı, al kahveni,  geç köşeye , aç  müziği ve  yaz….”

   Elbette. Yılmaz Erdoğan’ın da dediği gibi; her şey yazılabilir beyaz bir kağıda… Biz de yazalım. İnsanların gören gözü, gülümseyen yüzü, umut dolu bakışları, hayata tutunuşları olacaksak, biz de yazalım. Üç güzel kızın, Yağmur’ un,  Nehir’ in,  ve Deniz’ in geleceğe güvenle bakışı olacaksak hele, hiç durmayalım…

   Bir yandan yazarken bir yandan da radyomuzun sesini açalım.. “Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe” diyor Selda Bağcan…

   Üstadım, vazgeçmeyelim. Ne okumaktan, ne yaşamaktan, ne yaşa(t)maktan, ne de insandan hiç geçmeyelim. Bir yanımız yaprak dökse de,  bahar bahçemizde fidanlara hep can suyu verelim.

    Doğruya, güvene, geleceğe, güzel olan her şeye dair, umudumuzu hiç bitirmeyelim.

   Hülya Çiçek ARIKBOĞA

   (Aşiyan Ailenin Güçlendirilmesi Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı)

   (MEYAD Düzce İl Temsilcisi)

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Burası Düzce Gazetesi (www.burasiduzce.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Ayhan Aladağ
    Ayhan Aladağ
    14.03.2023 18:40

    Kalemine,yüreğine sağlık kardeşim