Son Dakika
- Dünya ikincisi oldu
- BU TESİS, HEM ENERJİ ÜRETİYOR HEM ÇEVREYİ KORUYOR
- Dünya Tiyatro Günü için bir beklenti, bir öneri | Okur Mektubu
- ZABITA 7/24 GÖREV BAŞINDA
- Bölgesel ligde rahat galibiyet
- Düzce milletvekillerinin 5 yıllık performansını nasıl buluyorsunuz? | Sokak Röportajı
- Düzce milletvekillerinin 5 yıllık performansını nasıl buluyorsunuz? | Sokak Röportajı
- Engelli depremzedelerin hayatlarını bu konteynerler kolaylaştıracak
- "Kar yağışı bekleniyor"
- Düzce TSO Aile İftarında Buluştu
Cemal Yılmaz; "Liyakatsizlik, mobbing, şiddet olmayacak"
SES Düzce İl Temsilcilik Başkanı Cemal Yılmaz basın açıklaması yaptı. Yılmaz yaptığı açıklamada; "Pandemi de cilası dökülen, depremde enkaz altında kalan sağlık sisteminin yerine yenisini kuracağız” dedi.

SES Düzce İl Temsilcilik Başkanı Cemal Yılmaz sözlerine şöyle başladı; "Ülkemizde uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programının (SDP) temelleri; 24 Ocak 1980 yılında alınan ekonomik yapısal kararlar ile atılmış, 1980 darbesi uygulanmasını kolaylaştırmış, ardından yapılan uluslararası GATS anlaşmaları (1994) vb. ile hukuksal alt zemini oluşturulmuştur. O gün bugündür Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından birçok ülkede küresel tekelci kapitalizmin projeleri uygulamaya konuldu.
Ağır ve tehlikeli işler kapsamında olan bir işkolunda angarya ve düşük ücretle çalışan, mobbinge uğrayan ve gelecek kaygısı içindeki yüzbinlerce sağlık emekçisi sistemin çarklarını ölesiye çevirmeye başlamıştır.
Halk ise; sanal kuyruklar, artan cepten ödemeler, kısalan muayene süreleri, bulunmayan ilaçlar, evlerinden uzak hastaneler gitmek için harcanan paralar ve yolda geçen zamanlar, devasa hastane koridorlarında rahatsızlıklarına derman bulamayan sağlık sisteminin şekillenişinde etkisiz milyonlar haline gelmiştir."
Yılmaz; "Dönüşümün etkileri sadece bunlarla sınırlı kalmadı. Sağlık bütçesinde koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan payın giderek azaltılması, özelleştirme politikaları ile işveren haline getirilen hekimler, elamana dönüştürülen sağlık emekçileri, sağlık ocakları yerine merdiven altlarına, apartman altı dükkânlara, cami altlarına konumlandırılan ASM’ler… Pıtrak gibi açılan tıp fakülteleri, sağlık meslek yüksekokulları ile niteliksiz hale getirilen sağlık eğitimi…
Haklılığımız, pandemide sağlık emekçilerine koruyucu ekipmanı, bir maskeyi bile sağlamakta zorlanan sistemin yüzlerce sağlık emekçisinin ve yüzbinlerce vatandaşın ölmesi gerçeğindedir. Yüzbinlerce insanın önlenebilir bir salgın hastalığa yakalanması ve yaşamını yitirmesiyle tüm toplum olarak acı bir deneyim sürecini hep birlikte öğrendik. Pandemi’de SDP’nin cilası tümüyle döküldü.
6 Şubat günü Kahramanmaraş merkezli depremlerde acı bir gerçekle daha karşılaştık.
Yıkılan hastaneler, ağır hasarlı hastaneler, ayakta kalsa bile jeneratörleri devreye saatlerce girmeyen sağlık kurumlarında solunum cihazlarına bağlı olan yaşamını yitiren hastalar, Aile Hekimliği Sistemiyle özelleştirilen birinci basamak kurumlarının yıkılan binaların altında kalarak tamamının işlevsiz hale gelmesi, özel hastanelerin tamamının kullanılamaz hale gelmesi…
Depremzede sağlık emekçilerinin yasını dahi yaşamadan, ailesi ve çocukları için barınma koşulları sağlanmadan görevlerine çağrılmaktadır" şeklinde konuştu.
SES Düzce İl Temsilcilik Başkanı Cemal Yılmaz sözlerine şöyle devam etti; "Yaşanan süreçte destek olmaya çalışan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES),Türk Tabipler Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliği,Türk Psikiatri ve Psikologlar derneği gibi işkolu örgütleri ile temas kurmama, önerilerini ve desteklerini kabul etmeme halleri, başka illerden görevlendirilen personelinin dahi barınma ve hijyen koşullarını sağlanmaması gibi ilk günden itibaren bölgede çalışma yapan sendikamızın raporlarına yansıyan yüzlerce sorun hala devam etmektedir.
Pandemide de, depremde de toplumun ve işkolu emekçilerinin yanında olmaya ve mücadele etmeye devam ettik. Deprem bölgesindeki köylerde, çadır kentlerde, toplu yaşam alanlarında birinci basamak sağlık hizmetlerini yürütmeye çalıştık. Koruyucu sağlığı geliştirmeye, bulaşıcı hastalıkları önlemeye çalıştık. Toplumla psiko-sosyal açıdan dayanışma içinde olduk. Deprem bölgesindeki Sağlık emekçilerinin en az altı ay süre ile ücretli izinli sayılmalarını ve bir yerlerde yeni yaşamlarını kurmaya çalışmaları için zamana ihtiyaçları var dedik. Yeni yaşamalarını kurdukları kentlerde ki sağlık kurumlarına koşulsuz tayinleri yapılsın dedik. Tayin istemeyen ama çocuklarının okulları için başka illere gitmek zorunda kalanlara ücretli izinleri bittikten sonra en az 6 ay 1 yıl arası geçici görevlendirme yapılmasını önerdik. İlini terk etmeyen çalışmak isteyenlere uygun barınma, beslenme ve hijyen koşulları sağlayın dedik.
Sağlık Bakanlığı da sendikamız başta olmak üzere işkolunda örgütlü emek ve meslek örgütlerinin tüm çağrılarına rağmen istişare etme gereği dahi duymamıştır.
Koşullar ne olursa olsun biz mücadele etmekten işkolu emekçilerinin ve halkımızın yanında olmaktan bir adım dahi geri atmayacağız.
SES olarak; 'Pandemide cilası dökülen, depremde enkaz altında kalan sağlık sisteminin yerine yenisini kuracağız' diyoruz."
"Yeni sağlık sistemini mutlaka inşa edeceğiz"
"Liyakatsizlik, mobbing, şiddet olmayacak" diyen SES Düzce İl Temsilcilik Başkanı Cemal Yılmaz; "Bizler sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin hakları ve halkın sağlık hakkı kapsamında 30 yıla yaklaşan fiili ve meşru mücadele geleneğimizden aldığımız güç ile Türkiye ve dünya emek hareketinin bize bıraktığı mücadele geleneği ile koruyucu sağlık hizmetlerinin hizmetin merkezine konulduğu, ülkede yaşayan her bireyin nitelikli, erişilebilir, ücretsiz ve anadilinde sağlık hizmeti almasını sağlayacak bir sistemi mutlaka inşa edeceğiz. Bu sistem içerisinde; Liyakatsizlik, mobbing, şiddet olmayacak, sağlık emekçileri planlamadan hizmetin üretimi ve hizmetin verilmesine kadar tüm aşamalarda söz ve karar sahibi olacak. Açlık sınırı ile yoksulluk sınırı arasında performans, teşvik, ek ödeme baskısı ile belirlenen ücret değil, çalışırken ve emeklilikte insanca yaşamaya yetecek ücret olacak.
8-13 Mart 2023 tarihleri arasında Hatay Samandağ da gönüllü sağlık hizmeti veren Sendikamız SES başta depremzedeler olmak üzere halkımız ve sağlık emekçileri için taleplerimizi dile getiriyoruz" şeklinde konuştu.
Yılmaz, yaptığı basın açıklamasın da son olarak "Depremzede Sağlık Emekçileri ve Halk İçin Taleplerini" maddeler halinde sıraladı.
SES Düzce İl Temsilcilik Başkanı Cemal Yılmaz'ın sıraladığı maddeler şunlardır;
"1. Çadır kentler ve konteyner kentlerin yaşam alanı olduğu, uzun süre kalınacağı görülerek bir düzenleme yapılmalıdır. Mevcut çadır kentler bulaşıcı hastalıklara zemin hazırlamakta, yangın tehlikesi ile yeni felaketlere yola açabilecek ve yakıt olarak kullanılan kömür zehirlenmelerinden kaynaklı ölüm sayılarının artmasına neden olacak şekildedir. Bu konuda uluslararası standartlar bellidir. Sendikamız SES ve TTB’nin önerileri dikkate alınmalıdır.
2- Çadır kentler ve konteyner kentlerde kurulan tuvaletler kadınlar açısından daha güvenilir, aydınlık ve yaşam alanlarına yakın olacak şekilde yeniden ele alınmalı, hijyen sorunu çözülmelidir. Çadır kentler ve konteyner kentler düzenlenirken engellilerin tuvalet ve banyo ihtiyacına göre banyo-tuvalet kurulmalıdır.
3- Çadır kentler de özellikle kadınlar ve çocuklara yönelik psiko-sosyal destek çalışmaları acilen başlatılmalıdır. Birçok çadır kentte kadınların çadır dışına çıkmadığı gözlemlenmektedir. Her kentin kültürel durumunu da gören bir yerden kadınların çadır kentteki toplumsal yaşama katılımı için tedbirler alınmalıdır.
4- Temiz ve ulaşılabilir su sorunu ivedilikle çözülmelidir. Çadır kentlerde dağıtılan yemekler günlük besin ihtiyacını karşılamaya yetecek derecede olmalıdır. Özellikle çocuklara çok sayıda abur cubur yiyecekler dağıtılmakta ve sağlıkları için sorun teşkil edecektir.
5- Salgın hastalıklara karşı tedbir alınmalıdır. Kronik hastalıkları olanlar, bakıma muhtaç ve engelli olanların tedaviye erişimleri için tedbirler alınmalıdır. Üniversite eğitim sürecini aksatmayacak şekilde depremzedelerin yurtlar yerine kamu misafirhanelerinde barınmaları sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki böylesi dönemlerde psiko-sosyal destek açısından en iyi sağaltım yolu toplumsallaşmadır. Okullar da toplumsallaşmanın araçları olarak değerlendirilerek bir an önce yüz yüze eğitime geçilmelidir.
6- Köylere yönelik sağlık taramaları kamusal olarak başlamalı ve köylerde uygun fosseptiklerin kurulması, banyo sorununun çözülmesi ve koruyucu sağlık bilgisinin verilmesine çalışılmalıdır. Çöplerin bertaraf edilmesi sağlanmalı ve köylerde yaşayanlar da bu konuda bilinçlendirilmelidir.
7- Enkazların kaldırılması sırasında insanların sağlığını olumsuz etkilememesi için toz yaratmayacak şekilde enkazlar sulanmalı, enkaz kaldırmada çalışan personel için işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalı, yeni sağlık sorunlarına ve çevre felaketlerine yol açmayacak şekilde uygun yerlere taşınması sağlanmalıdır. Enkaz kaldırma işini üstlenen şirketler çalışmayı yürütürken her aşamada denetlenmelidir.
8- Depremin yıkıcı etkilerinin en fazla yaşandığı Hatay, Adıyaman ve Kahramanmaraş başta olmak üzere deprem bölgesinde görevli kamu emekçilerinin hiçbir koşul aranmadan tayinleri istedikleri yere yapılmalıdır.
9- Tayin istemeyen sağlık ve sosyal hizmet emekçileri en az 3-6 ay ücretli izinli sayılmalıdırlar. Bir şekilde deprem bölgesinden ayrılıp çeşitli kentlerde çocuklarını okullara yerleştirilenler, kendilerine barınma koşulları bulanlar deprem bölgesinde durum normalleşinceye kadar 3-6 aylık ücretli izin süreleri bittikten sonra bulundukları illerde 1 yıllığına geçici görevle çalışmaları sağlanmalıdır.
10- Hiçbir şekilde deprem bölgesinden ayrılmayan ve geçici görevlerle dönüşümlü olarak deprem bölgelerine gönderilen sağlık ve sosyal emekçileri personeli için uygun barınma, beslenme ve hijyen koşulları sağlanmış yaşam alanları oluşturulmalı ve çocuklar için 24 saat süreyle hizmet verecek kreşler açılmalıdır.
11- Depremzede sağlık emekçileri için istediğimiz talepler Üniversite hastaneleri personeli için de hayata geçirilmelidir. Üniversite hastanesi personeline uygulanan ayrımcılıktan vazgeçilmelidir.
Gerek deprem bölgesinde gerek Ülkemizin dört bir yanında her türlü şart altında hizmet veren Sağlık Emekçilerinin Acil çözülmesi gereken ortak talepleri:
● Emekliliğimize de yansıyacak temel ücret ile ekonomik ve özlük haklarımız iyileştirilsin, performans, ek ödeme-teşvik değil, yoksulluk sınırı üzerinde, emekliliğe yansıyan temel ücret verilsin
● OECD ortalamasında kadrolu ve güvenceli personel istihdamı yapılsın. Tüm personel kadrolu ve tek statüye geçirilsin.
● Özgür ve bilimsel çalışma ortamı için meslek örgütleri üzerindeki baskılara son verilsin.
● Liyakatsiz atamalara, mobbinge, baskılara derhal son verilsin.
● Haklarında kesinleşmiş yargı karar bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçileri derhal göreve başlatılsın
● Sağlık hizmeti için ödediğimiz vergiler, katkı katılım payları ve ilave ücretler kaldırılsın.
● Sağlık ve sosyal hizmetlerin planlanmasından sunulmasına kadar emekçiler örgütleri aracılığıyla, halk da merkezde siyasi partiler, yerellerde ise yerel yönetimler, muhtarlıklar, örgütlü yapılar ve siyasi partiler eliyle süreçlere dahil olsun
● Özel hastanelere verilen her türlü teşvik kaldırılsın. Özel hastanelere aktarılan teşvik ve bütçe, kamu sağlık kurumlarına aktarılsın
● Kamu sağlık kurumları daha demokratik bir yapıya kavuşturulsun. Kamu sağlık kurumlarında idareciler kriterlere uyanlar arasından o kurumlarda çalışan kişilerce seçilsin.
● Sağlık hizmetleri ağır ve tehlikeli işler kapsamında olduğundan, fiili hizmet süresi (yıpranma payı) yıllık 90 gün üzerinden tam olarak ödensin ve sağlık hizmetlerinde çalışan tüm emekçilere ayrımsız olarak uygulansın."
Yılmaz, sözlerini şöyle bitirdi; "Her yıl alanlarda coşkuyla kutladığımız 14 Mart Tıp Bayramımızı kaybettiğimiz halkımız ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçilerimiz olduğundan anma olarak geçiriyoruz. Bu vesileyle afet haline gelen ve doğal bir olay olan depremde başta sağlık emekçileri olmak üzere yaşamını yitiren tüm insanlarımızı saygı ve rahmet ile anıyor, sevenlerine, yakınlarına başsağlığı ve yararlılara acil şifalar diliyoruz."
Yorum Yap