- 4.09.2023
Pazar yerinden notlar..
ÖZGÜR BASIN HERKESE LAZIM!..
Vatandaşın nabzının en iyi alındığı yerlerdir, pazar yerleri..
Cumartesi günleri de bizim orada, yani Bahçeşehir’de bir pazar kurulur.. Biz de eşimle beraber yaparız genelde pazar alışverişini.
Oradakilerle ayak üstü çok keyifli sohbetlerimiz olur.. Alışverişe gelenler bir taraftan, pazarcılar diğer taraftan..
Bazısı beni tanır, bazısı tanımadan da anlatır.. Hani, bazı pazarcılarla ahbap bile olduk, diyebilirim..
Kimi derdini anlatır, kimini ise ben kaşırım “anlatsın” diye..
*
Köy ekmeği satan bir pazarcı esnafının başı kalabalık.. Aradan soruyorum espriyle karışık, “Ekmek aynı fiyat mı? Zam gelmedi mi bu hafta?” diye..
Hemen orada ekmek almak için sıra bekleyen bir kadın atılıyor pazarcıdan önce, “Daha ne gelecek? Bakın kaç lira olmuş!..”
“Ama alıştık ya artık.. Olmuyor böyle!..” diye takılıyorum, gülüşerek ayrılıyoruz..
*
Peynir alırken Murat Ocak ile ayrı laflıyoruz, meyve satan bizim çocukların arkadaşlarıyla ayrı, ma aile çoluk çocuk patates - soğan satan sevimli aileyle ayrı..
Çaycının önünde sevgili Yusuf abimizin (Yusuf Bilir) el sallayarak bizi çaya davet etmesine öyle alıştık ki, onu görmediğimiz zaman artık bir eksiklik hissediyoruz..
Eski mahallemizden tanıdık yüzleri topluyor masanın etrafına ve o günlerden söz ediyoruz.
Sempatik çaycımız, “Merhaba enişte.. Nasılsın? Ne alırsınız?” diye geliyor yanımıza..
*
Ve işte tanıdık bir yüz.. Selma abla..
Hemen her pazara çıktığımızda karşılaşırız kendisiyle..
Biraz muhalif.. Ama sırf muhalif olmak için muhalefet edenlerden değil!.. O gerçekten “Doğruya doğru, eğriye eğri” diyebilenlerden.. Dinlemesini, okumasını bilenlerden ve en önemlisi okuduğunu da iyi anlayanlardan..
Eee ne de olsa emekli öğretmenlerimizden..
Mahallesindeki eksikleri söylüyor.. Sonra da yapılanları sıralıyor.. “Belediyede parti-marti olmaz.. Kim iyi hizmet ederse takdir de edilmeli, gerektiğinde eleştirilmeli de…” diyor.
Ve sonrasında ekliyor; “Fatih bey.. Yazılarınızı takip ediyorum.. Ve çok beğeniyorum.. Takdir edilmesi gerekenleri de yazıyorsunuz, eleştirilmesi gerekenleri de..”
Kendisine teşekkür ediyorum ve “Ne düşünüyorsam onu yazıyorum Selma abla” diyorum..
*
Öyle ya; aslında ne düşünüyorsam gerçekten onu yazmaya çalışıyorum.
Hemen her siyasi görüşten arkadaşlarım, akrabalarım var ama benim hiçbir siyasi partiye her hangi bir üyeliğim veya bir bağlılığım yok.. Hiçbir parti liderinin peşine körü körüne takılmıyorum..
Bir gazeteci olarak öylesine keyifli ki olaylara bu şekilde yaklaşabilmek.
Yani bu sayede hem genelde ve hem de yerelde, her olaya önyargısız, at gözlüğüyle değil de daha bir objektif bakabiliyorsun.
“Şucuymuş, bucuymuş” beni hiç ilgilendirmiyor. “Ne yapmış, nasıl yapmış” ona bakmaya çalışıyorum..
Bu benim bakış açım.. Belki doğrudur, belki de yanlış..
Ve ben kendime göre bu doğrularımla; ne düşünüyorsam, iyice araştırıp kaleme alıyorum yazılarımı..
Kimsenin kişilik haklarına saygısızlık etmeden, seviyeyi düşürmeden yazmaya çalışıyorum.
Sırf karalamak, sırf yermek veya sırf övmek adına yazmıyorum..,
Kentim adına doğru bildiklerim, doğru gördüklerim için, bu kalemi alıyorum elime..
*
Ve bence; gazeteci kalemini özgürce kullanmalı, fikirlerini özgürce dile getirmelidir.
Tabi ki, seviyeyi kaçırmadan..
Tabi ki, kişilik haklarına, söz hakkına saygı duyarak..
Tabi ki, iyice araştırarak..
Ve tabi ki, sırf karalamak veya sırf övmek için kalemi eline almadan..
Ve ve ve tabi ki; unutulmaması gereken şey ise, özgür basının bir gün herkese lazım olacağıdır.
*
Ah Selma abla ahh.. Bir pazardan yola çıktık, bak nerelere geldik..
Kalın sağlıcakla..
Yorum Yap