- 25.08.2023
Laz’ı, Çerkes’i, Gürcü’sü, Abhaz’ı, Muhacir’i, Manav’ı, Kırım Türkü, Kürdü, Roman’ı..
Yıllar yıllar önce gelip, buraya yerleşmişler..
Çok sevmişler burayı..
Bakmışlar ki; on numara bir konumu var..
Yeşili yeşil, mavisi mavi..
Ve dikkat edin; kışın kış, yazın yaz, baharda ise bahar, gerçekten en güzel burada yaşanır..
*
İşte o gelip de burayı, yani Düzcemiz’i tercih edenler, bizimkiler..
Yani; atalarımız..
Yani; ailelerimizin büyükleri..
Eski Düzceliler..
Burada doğmuş, burada büyümüş, burada yaşamış, burada hayata gözlerini yummuş ve çoğu burada ebedi istirahatgâhlarına çekilmişler. -Vefat edenlerin mekânları cennet olsun.-
*
Burası için her durumda ellerini taşın altına koymayı bilmişler..
Eğitimden sağlığa, spordan kültüre, sanayisine ve ibadethanelerine kadar hemen her alanda, bu kentin gelişmesi adına, ellerinden ne geliyorsa yapmışlar.
Çalışmayı da bilmişler, ellerini semaya açıp dua etmeyi de ve gerektiğinde eğlenmeyi de..
*
Muhalefeti de olmuş, iktidarı da..
Eleştirileri de olmuş, alkışları da..
İçlerinde; işçisi de olmuş işvereni de, çiftçisi de olmuş gazetecisi de, siyasetçisi de olmuş bürokratı da..
Ama hep, “Mevzu Düzce’yse, gerisi teferruattır” demişler.
Gerektiğinde; “sen şu görüştensin”, “sen bu görüştensin” dememişler. Bir olmuşlar, birlik olmuşlar..
Arada belki istisnalar vardır bilemem ama sırf kişisel kavgaları, hırsları veya menfaatleri için birbirlerini karalamaya çalışmamış ve dolayısıyla bu kentin gelişmesine taş koymamışlar..
Peki neden?
Emin olun sırf memleket sevdasından..
*
Bizler de tıpkı atalarımız gibi, burada doğduk, burada büyüdük ve burada yaşıyoruz.
Çocuklarımızın geleceği için; hepimizin derdi önce ülkemiz ve sonrasında Düzcemiz olmalı..
Mevzu bu kentse; kişisel kavgalar, hırslar, menfaatler veya her ne olursa olsun, bir kenarda durmalı. Yani; bu gibi sebepler, olumlu gelişmeleri gölgelememeli.
*
Hani bir laf var ya; “Maksat üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek” diye..
Yani bu sözün anlamı şudur; “Bir kişinin giriştiği bir işin motivasyon sebebinin söylediğinden farklı olması durumu..”
Yani; bağa girmiş bağcıyı dövmekte olan kişinin “aslında ben buraya üzüm yemeye gelmiştim” diyerek doğruyu söylememesi durumudur. Bağcıyı dövmek asıl motivasyon sebebidir ama bu gizlenir. Asıl amacı zaten bağcıyı dövmek olan kişi, bağcıyla arasındaki kavgadan da bağcının sorumlu olduğunu ileri sürerek, bağcıyı suçlar. Böylelikle hem bağcıyı döver, hem bağcıyı suçlu çıkarır, hem de kendini masum gösterir.
O arbedede ise olan üzüm bağına olur.
*
Özetle; amacınız memleket sevdası değil de bağcıyı dövmekse ve bu amacı da artık herkes görmeye başlamışsa, sözlerinizin bazıları doğru bile olsa, inanın ne söylerseniz söyleyin hep havada kalır..
Kalın sağlıcakla.
Yorum Yap