- 20.03.2023
Seçim günü yaklaşıyor.. Şimdi partilerin aday adaylığı müracaatlarının başlama sürecindeyiz.
Peki sonra ne olacak? Genel Merkezler aday sıralamalarını belirleyecek..
Peki aday belirlemeleri neye göre yapılacak?
Kimi “anket” der, kimi “temayül” der, kimi “vatandaşın isteği” falan der.. Partisine göre değişir ama tüm bunlara bakılsa da, son noktayı genel merkezler koyar, iş biter!..
Sonrasında bu listelere şöyle bir bakıldığında; kimi “tam istediğimiz gibi oldu” derken, çoğu insanın ise hayretler içinde ağzı açık kalır!..
*
Peki, sizce vatandaş ne istiyor?
O da partisine göre değişiyor ama önce AK Parti ve MHP’yi, yani Cumhur İttifakını ele alalım isterseniz. Her iki parti tek listeyle mi, yoksa ayrı ayrı mı seçime girecek, henüz net değil.
Öte yandan; AK Parti cephesinde, tabandan neredeyse tavana kadar mecliste çoğunluğu, muhalefetin alacağı görüşü hakim.
Hangi AK Partili’ye sorsanız çoğu, “Cumhurbaşkanlığını alırız ama meclis çoğunluğu bizde olmaz” diyor. Hatta yakın zamanda ikinci bir erken seçim bile olacağını düşünüyorlar.
O bakımdan; her iki partinin de üyeleri, sempatizanları ve sokaktaki vatandaş, öncelikle milletvekili aday listesinde yeni isimler istiyor. Eski ve marka isimleri listede görmek istemeyenlerin sayısı, oldukça fazla..
Vatandaşlar; “Şapkamı koysam kazanır” devrinin bittiğini ve artık okumuş, meslek sahibi, vatandaşın tanıdığı, kaliteli, pırıl pırıl isimler görmek istediklerini belirtiyorlar.
Bakın, benden söylemesi!.. Bence de; vatandaş haklı.. Ben de, yıpranmış isimlere nazaran, yeni ve kaliteli isimlerin partilere heyecan katacağını düşünüyorum.
*
Cumhuriyet Halk Partisi ve İYİ Parti sempatizanlarında ise öncelikle “Birlikte mi seçime girilecek, ayrı ayrı mı seçime girilecek?” sorusu gündemde.
Her iki partide de “Bizim oy oranımız, diğerinden daha fazla” iddiası var.
Ben bu şekilde yol alabileceklerini, kesinlikle düşünmüyorum. Hatta sokaktaki vatandaş, bu ayak diretmelerinden artık sıkılmış vaziyette.
Çünkü; sonunda genel merkezler bu anlaşmazlığa el koyup, kafalarına göre bir listeyi önlerine koyabilirler. Hatta ithal adaylar bile sıralamalara girebilir. –Ki bunu daha önce de yaşadılar-. Parti teşkilatları da yarı dargın ama neticede istemeyerek ve hatta inanmayarak da olsa, o aday listesi için sokaklarda çalışmak zorunda kalabilir.
Bence en akıllıcası; genel merkezler teşkilatlara böylesi listeleri dayatmadan, teşkilatların hemen harekete geçip ve bütün bu tür kaprislerden arınıp, şapkalarını önlerine koyup, yerelde çözüm bulup, genel merkezlere bastırmaları olur.
Yani “sen güçsüzsün, ben güçlüyüm” yerine, “Gel arkadaş, oturalım şöyle. Akıl var, mantık var. Senin partin olsun, benim de adayım. Ne dersin?” diyerek, hiç biri kendine yontmadan bir çözüm yolu aramalılar.
Yoksa “sen mi, ben mi” derken, yukarısı koyar önünüze listeyi, siz sonra ister çalışınnnn, ister çalışmayın!..
Benden söylemesi!..
*
Ve geliyorum diğer partilere.. Onlarda da aday adaylığı hareketi yeni yeni başladı.. Bir daha ki yazılarımda hepsini tek tek değerlendireceğim.
Kalın sağlıcakla..
Yorum Yap