- 6.12.2022
“Depremle yaşamayı öğrenmek..
Tilki uykusunda olmak..
Çocuklarından ayrılamamak..
Duştan 2 dakikada çıkmak..
Sallanmadığın için şükretmek..
Her gün yaşanan artçılar..
Zihnin sana oynadığı oyunlar..
İçinde yaşadığın korku..”
Sosyal medyada karşıma çıktı bu sözler.. “Düzce Basın” profiliyle haber ve bilgilendirme yayınları yapan profil, çok güzel bir alıntı yapmış ve takipçileriyle paylaşmış..
*
Evet, çok güzel anlatmış aslında yaşadıklarımızı..
Tabi siz buna birçok ilaveler de yapabilirsiniz.
Öyle ya mesela, “17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinden sonra yapılmış, deprem konutları olarak da bilinen, Bahçeşehir’deki konutlarımızda bile tedirginiz” diyebilirsiniz..
Mesela mesela; “Okulları açtınız ama yaşanacak en ufak sallantıda, o panikte çocuklarımız ne yapacak diye aklımız hep çocuklarımızda ve onların psikolojilerinde” diye de ekleyebilirsiniz..
Bir önceki yazımda zaten “Bizi anlamalısınız” demiş, bu ve buna benzer yaşadıklarımızdan az-çok bahsetmiştim. (*)
*
Son zamanlarda binalarımızın durumu konusundaki belirsizlik de fazlasıyla insanlarımızı tedirgin etmekte.
Son depremle beraber 3 büyük deprem yaşamış binalarımız var.
Bunun haricinde yüzlerce irili-ufaklı depremlerle hala sallanıyoruz.
Yeğenim mimar Murat Bilir’e bu sarsıntıları soruyorum. “Bu irili-ufaklı depremler binaları yoruyor dayı” diyor..
*
Sarıgül Mühendisliğin sahibi, 48 yıllık inşaat mühendisi ve depreme dayanıklı binalar konusunda araştırmalarıyla da tanınan, değerli dostumuz Ali Sarıgül, geçtiğimiz günlerde ziyaretime geldi.
Depreme dayanıklı binalar konusunda kendisini yetiştirmiş, uzman olarak gördüğümüz bir isim.
Onunla da uzun uzadıya bu konuları konuştuk, sorular sorduk. Açıklamalarını da Gazete burasıdüzce’de yayınladık. (**)
Ali bey, “Hasar alan binalarımız eski yönetmeliklere tabi olmasına rağmen yıkılmamışlardır. Üstelik bu yapı stokunun büyük miktarı her halde üç deprem gördü. Kat adetleri ne olursa olsun artık bunların yıkılıp yenilerinin yapılması gerekir” diyor.
*
Diğer taraftan şu sıralar en çok duyduğumuz şikâyetler ise binalardaki hasar tespitlerinin, şöyle bir bakarak yapıldığı yönünde. Binalardan beton örnekleri alınmadığını ve bazı analizlerin yapılmadığını söylüyorlar.
Yani binaların hasar görüp görmediğine, bundan sonraki depremlerde ayakta kalıp kalmayacağına, şöyle bir bakarak mı karar veriliyor? Sizce de çok ilginç değil mi?
*
Ali Sarıgül’e soruyorum; “Bir betonarme binanın ömrü kaç yıldır?” diye, cevap veriyor; “Hiç deprem görmediyse, 55 ila 65 yıl arası..”
“Peki bu depremler neticesinde bu binalara ne olmuştur Ali bey? Ömürlerinden kaç yıl gitmiştir?” diyorum.
“Kimse bilemez” diyor ve ekliyor; “Binalarımızın gerçek gücünü görmek istiyorsak, binamızın taşıyıcı sisteminin ‘PERFORMANS ANALİZİNİ’ yaptırmamız gerekir. Bu analiz sayesinde binamızın beton ve demir gerçek değerleri üzerinden en sıhhatli bilgiyi almış oluruz. Fiziksel emareler her zaman doğru sonuç vermeyebilir. Binanız hiçbir emare vermeden de enerjisini bitirmiş olabilir. Onun için PERFORMANS ANALİZİ en doğru bilgiyi bize verir..”
*
Peki şu anda bizler ne yapıyoruz;
Mesela; “Bizim bu bina var ya bu bina. İşte bu binayı atalarımız çok güçlü yaptı. Taş gibi maşallah” diyor ve çoluğumuzu, çocuğumuzu büyük bir riske mi sokuyoruz?
Veya, “12 Kasım sonrası güçlendirme gördü bu bina. Çok sağlam” diye ahkâm kesip, kiralarımızı toplamaya devam mı ediyoruz?
*
Aman diyorum!..
Ve önce vatandaşa sesleniyorum;
Lütfen uyarılara kulaklarınızı tıkamayın.. Ne kendi canınızı tehlikeye atın, ne de başkasının. İnanın para her şey değildir!
Ve ve ve şimdi de yetkililere sesleniyorum;
Hasar tespitleri keyfe keder mi yapılıyor, lütfen takip edin. Ve aldığınız her kararda vatandaşın psikolojisini, durumunu göz önünde bulundurun lütfen. Sonra yine siz sorumlu olursunuz..
Benden söylemesi..
Kalın sağlıcakla..
(*) https://www.burasiduzce.com/fatih-melih-maradit/4212-bizi-anlamalisiniz!
Yorum Yap