- 24.11.2022
- (3)
Daha 10 gün önce, kimimizin güle oynaya gerçekleştirdiği, kimimizin ise hiç umursamadığı deprem tatbikatı yaptık.
“Çök, kapan, tutun!..”
Ve 23 Kasım gecesi, sabaha karşı saat 04:08’de, Kandilli Rasathanesine göre 6, AFAD’a göre 5.9 şiddetinde ve bu kez depremin gerçeğini yaşadık, ne yazık ki!
“Deprem anında kaçımız çöktü, kaçımız kapandı, kaçımız tutundu” diye sorsam, bir çoğumuzun bunu gerçekleştiremediğini görürüz..
*
Evet 6 şiddetiydi falan ama çok sallandık..
Ve yine çok korktuk..
Yaralılarımız oldu, hayatını kaybeden vatandaşımız var..
Hasarlı binalarımız var..
Evlerimizdeki, işyerlerimizdeki ne var, ne yoksa her şey alt-üst vaziyette..
Yine çadır kentler, yine yemek kuyrukları..
Yine moraller bozuk, yine endişeli yüzler..
*
Şimdilerde yapılan duyurularla, valiliğin önünde kurulan hasar tespit çadırında vatandaşların bildirimde bulunulması bekleniyor.
Elbette bunda hedeflenen; vatandaşa destek olabilmektir ama hasar tespitinin neticesinde vatandaşı yokuşa sürecek bir takım prosedürlerle, insanlarımızı yormamak da lazım.
Çünkü; Allah beterinden saklasın ama son zamanlarda Düzceli zaten afet üstüne afet yaşıyor.
*
Öyle ya; hani bırakın 23 yıl önce yaşanmış depremin izlerinin hala etrafta görülmesini, il olduktan sonra kendini geliştirmeye çalışan ilimizde, pandemi ve sonrasında yaşanan ekonomik sıkıntılarla boğuşan vatandaşımız, aynı yıl içinde önce sel felaketini yaşadı, şimdi de depremle sarsıldı.
*
Tabi ki yetkililer düşünmüşlerdir, “Ne şekilde yardım etmeli, kimlere yardım etmeli?” falan diye ama emin olun Düzce’de yaşayıp da bu felaketlerden etkilenmeyen kimse yoktur.
Yani; kimi az kimi çok, kimi ekonomik kimi psikolojik, hemen herkes bir şekilde bunu yaşıyor.
Binası, eşyası hasar görmüş veya görmemiş hemen herkes ekonomik anlamda etkileniyor ve ilerleyen günlerde daha da fazla etkilenecektir de.
Demem o ki; yapılacak destekler tüm bu gerçekler göz önüne alınarak yapılmalı.
Vatandaşımızı üzmemeli, yormamalı..
Herkes bu desteği üzerinde hissetmeli..
*
Tabi ki yetkililer düşünmüşlerdir; SGK ve vergi affı veya erteleme, vergilerde indirim, geri ödemesiz krediler, kentte yaşayan herkese destek ödemesi vs. falan.. Belki de bunları zaten yapacaklardır!..
Ama dedim ya; Düzceli çok yoruldu ve herkes bu desteği bu kez üzerinde hissetmeli..
Yani diyorum ki; gelin bu kez Düzcemiz’in tamamının bu yorgunluğunu bir parça alın ve ev ile işyerlerinin doğalgaz, elektrik, su faturalarını en az bir 6 ay, yüzde 50 indirimli tahsil edin. Ya da siz kızın da, “Hadi bu da bizden olsun” deyiverin, mesela!..
Mesela mesela; “Düzcemiz’de yaşayan 7’den 70’e herkesin cep telefonlarının yarısını biz ödüyoruz” diyebilseniz, fena mı olur?
Düşünün; daha 23 yıl önce büyük bir deprem felaketi yaşamış, hala depremin izlerini üzerinden silemeyen çiçeği burnunda ilimizde, pandemi, ekonomik kriz derken, bir sel felaketi ve arkasından yine hatırı sayılır bir deprem..
Daha ne olsun?
Diyeceğim o ki; böylesi bir durumda Düzcemiz’e, sadece önüne veya arkasına değişik isimler eklenmiş, içeriği dar olan, belli bir kesime hitap eden “Afet Bölgesi” ilanı falan yetmez, yetmemeli..
*
Sevgili iktidarın ve muhalefetin temsilcileri.. Sevgili siyasiler;
Koyun bu kez taşın altına elinizi, bastırın gelen bakanlara, genel başkanlarınıza, başkan yardımcılarınıza ve gerekirse en tepeye.
Hatta öyle bir bastırın ki; gerekirse rozetinizi elinize alın ve kamuoyu önünde, “Burası benim memleketim, benim ilim, benim kentim.. Bu insanlar benim insanlarım. Bu sıkıntılar benim sıkıntılarım. Düzce bu kez ağzına bir parmak bal çalıp geçiştirilmesin” deyin, mesela!!!
Ama öyle göstermelik bir iki basın toplantısı veya mecliste bir iki şovla falan geçiştirmeyin kardeşim.
Çünkü inanın; hiçbir siyasi şovu seyredecek halimiz kalmadı.
Neticede son zamanlarda afetlerle yaşar olduk..
Psikolojimiz bozuldu..
Ekonomimiz bozuldu..
Özetle; bardak taştı, taşıyor derken dengemiz de bozuldu..
*
Ve son söz; 7’den 70’e her Düzceli bu kez her türlü desteği, yokuşlara sürülmeden, iliklerine kadar hissetmek istiyor.
Benden söylemesi!..
Yorum Yap