- 15.08.2022
Fıkra bu ya; vaktiyle bir kral zamanında, kanun taslakları hazırlanıp meclise sunulur, lehte - aleyhte konuşmalardan sonra el kaldırma usulüyle, kanunlar her hâlükârda kabul edilirmiş.
Bir gün meclis başkanı lehte el kaldıranlardan sonra, aleyhte de el kaldıranların içinde de aynı şahsı fark etmiş:
-Efendi, dalgın mısın? demiş.
-Ne münasebet değilim.
-İyi de niçin hem aynı mesele olduğu halde, hem kabul eden hem de etmeyenlerle birlikte el kaldırdınız?
-Ne fark eder ki, demiş, vekil. Biz burada sadece başımızı sallayan ve kralın isteği doğrultusunda el kaldıranlarız.
*
Gazete burasıdüzce yazı işleri, geçtiğimiz hafta iki ayrı sokak röportajı yaptı.
İlk röportajda vatandaşlara; “Düzce milletvekillerimizi tanıyor musunuz? İsimlerini sayar mısınız?” sorusunu sordular.
Ne yazık ki bu sorulara verilen cevaplar içinde milletvekillerinin isimlerini tam olarak sayabilen neredeyse kimse çıkmadı!
*
İkinci röportajda ise vatandaşlara; “Düzce Milletvekillerinin çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?” sorusu soruldu.
Bu soruda da ne yazık ki vatandaştan olumlu cevap gelmedi.
*
“Tabii çok sayıda insanla röportaj yapılmamış” diyeniniz olacaktır.
Gerçi bence o da ciddi bir göstergedir ve fikir verir ama ben röportajlardan öte bu röportajlar yayınlandıktan sonra sosyal medyada altına yapılan yüzlerce, -bakın altını çiziyorum, 3-5 değil, onlarca değil, tamı tamına yüzlerce- yorumdan bahsetmek istiyorum.
Tekrar ediyorum; 3-5 değil, onlarca değil, yüzlerce Düzcelinin yaptığı yorumlardan bahsediyorum..
Bugün itibariyle sosyal medyadaki sayfa ve gruplarımızda toplamda 500 kişiden fazla insan yorum yapmış…
Ve 3-5 yorumun dışında hiçbiri olumlu değil, iyi mi!..
*
Şimdi sayın milletvekilleri, -Ayşe Keşir, Fahri Çakır ve Ümit Yılmaz,- bize kızacaklardır; “Neden böyle sorular soruyorlar? Neden böyle yorumlar yapıyorlar?” diye ama ben olsam önce şapkamı önüme koyar, bir düşünürüm. Mesela bu kadar olumsuz yorumdan sonra; “Ya arkadaş ne yapmadık da vatandaşlarımızın bizimle ilgili düşüncesi bu denli olumsuz” derim.
Öyle ya, 4 yıldır milletvekilisiniz. Hatta kiminizin ikinci dönemi.
Bu koskoca dört yılda, bırakın icraatı şunu bunu, inanın sizi tanımayan, bilmeyen o kadar çok insan var ki ilimizde!
Hani bu dört yılda boş vakitlerinizde elinizi arkaya atıp her ay bir tur yapsanız bile, kapısını çalmadığınız insan kalmazdı. Hani seçim dönemlerinde hep dersiniz ya, “Kapısını çalmadığımız insan kalmadı” diye.
Dört yıl bu. Koskoca dört yıl.
Tamı tamına 1460 gün!..
Ha bir de hiç ortada görünmeyip, daha bu ay görüntü veren bir Fahri Çakır’ımız var ki, bu arkadaşa söyleyecek laf bile bulamıyorum doğrusu!!!
*
Şimdi diyeceksiniz ki, -hani yukarıdaki fıkradaki gibi-; “Ya bu sistemde zaten milletvekillerinin çok da fazla bir esprisi yok. Her şeye itiraz da edemezler. Genel Merkezleri kızar. Partilerince gelen her şeye eyvallah demek zorundalar” falan filan!..
Peki o zaman, “Veririz aylık 56 bin lira maaşlarını, dört beş yılda bir görür, hasbihal ederiz, olur biter” mi diyeceğiz yani?
*
Öyle ya, nasıl olsa listenin başına kimi koyarlarsa koysunlar o seçiliyor.
Öte yandan, aday adayları da böyle düşünüyor olsa gerek. Alıştılar ya artık; “Ah liste başına, bire ikiye bir kapağı atsam, nasıl olsa oylar genel başkana veriliyor” diyenlerin sayısı, eminim oldukça fazladır.
*
Ne diyelim...
Bakalım bu seçimde de bir selamla oy toplayabilecek misiniz?
Bekleyelim ve görelim!
Yorum Yap