- 13.08.2021
- (4)
Değerli arkadaşımız İbrahim Bilgin, sosyal medyada Akçakoca manzaralı çok güzel fotoğraflar paylaşıyor.
Fotoğrafların üzerine de bir not iliştiriyor..
“Aşkçakoca..”
Peki bizler, o güzelim Akçakoca’yı ne kadar koruyabiliyoruz?
*
Biliyorsunuz; son günlerde ülkemiz yangın ve sel felaketleriyle sarsılıyor..
Elimiz kolumuz bağlı, içimiz parçalanarak o görüntüleri izliyoruz..
Kastamonu, Bartın ve Sinop’tan internete düşen görüntüleri izledikçe aklıma, bizim de başımıza gelen sel felaketi geldi.
Hatırlarsınız iki yıl önce böylesi bir sel felaketinde 7 canımız gitmişti..
Limak Holding’in yaptığı Akçakoca yolu heyelandan çökmüş, neyse ki o an belki de herhangi bir araç oradan geçmediği için cana zarar gelmemiş, ancak yol bir süre kapalı kalmıştı. (Şu an hala yol yapımı devam ediyor)
Çeşmelerden günlerce çamur aktı..
Karadeniz, selle gelenleri resmen kıyıya kustu. Sahillerde ne ararsanız vardı..
Akçakoca turizmi büyük bir darbe yemişti.
*
Hatırlarsınız; o günlerde hemen herkes seferber olmuştu..
En başta siyasiler olmak üzere, boy boy fotoğraflar verildi, vaatlerin ardı arkası kesilmedi.
Önlemler alınacaktı!..
Bir daha yaşanmayacaktı!..
Öyle diyorlardı!..
*
Ne tür bir önlem alındıysa, aradan daha iki sene geçmesine rağmen, önceki kadar olmasa da yine bir sel felaketi yaşadık..
Bir daha büyük harflerle yazıyorum; NE TÜR BİR ÖNLEM ALINDIYSA!!!
*
Şimdi buradan bir bakıyorum; Akçakoca’daki idarecisiyle, iktidarıyla, muhalefetiyle ve STK temsilcileriyle söz sahibi insanlar, sanki hiçbir şey olmamış da, hayatlarına devam ediyorlarmış gibi görünüyor..
Merak ediyorum; mesela; “Bir daha olursa ne yaşarız?” demiyorlar mı?
Nedenlerini yeterince sorgulayıp, önlem için bir kamuoyu yaratıyorlar da, biz mi görmüyoruz?
Mesela mesela; “Başına -hem de 2 sene arayla- böyle bir felaket gelmiş bir kentin Belediye Başkanının, bu konuda mesaisinin büyük bölümünü harcaması gerekmez mi?” diye de, düşünmeden edemiyorum doğrusu!
*
Evet; Akçakoca, Akçakoca..
Senelerdir “Turizmini nasıl ayağa kaldırırız?” diye kafa yorulan ve fotoğraflarını “Aşkçakoca” diye paylaştığımız, gözbebeğimiz, sahilimiz, ilçemiz..
Ve ne acıdır ki, “Turizm mi? Nasıl olsa bir şekilde kalkınır?” diye düşünerek, olayı akışına bıraktığımız kentimiz..
Olmadı mı, bizim için çözüm basit! En nihayetinde alırız bir gezinti teknesi, kurarız bir aquapark, olur, biter!..
Öyle değil mi?
***
Ve öte yandan bir sözüm de buradaki idarecilere ve siyasilere;
Değerli arkadaşlar.. Ne derece doğru bilgi bilemiyorum ama son sel felaketinde, bir HES’in (Hidroelektrik Santrali) kapaklarının açılmasının da sıkıntı verdiğinden bahsediliyor. Mutlaka sizler de duymuşsunuzdur!
Hiç merak edip araştırma zahmetine girdiniz mi; “Bu gerçekten doğru mudur? Düzce’de kaç tane HES var? Bunların durumu nedir? Yarın bir gün benzer sıkıntılar yaşar mıyız?” diye..
Benim küçük bir araştırma neticesinde öğrendiğim; Düzce’de 7 HES inşaatı varmış. Sanırım bunlar faaliyette. Bunların haricinde ayrıca 2 tanesi de üretim lisansı almış..
*
Son olarak diyeceğim o ki; herkes vazifesini doğru dürüst yapmak zorunda..
O koltuklara iki fotoğraf, iki demeç vermek için gelmediniz..
Madem geldiniz ve hatta madem gelmek için bu kadar çabaladınız, bu şehre olan sorumluluğunuzu da yerine getirin!..
Yorum Yap