BEYAZ KİTAP HAKKINDA

  • 23.01.2022

   “Bu kitapta ne yazdınız” diye soranlara “Bildiklerimi!” diyor Özlü;  özelikle “Savunma Sanayi Bölümü” bir çırpıda okunuyor. Ülkelerin savaş stratejileri ve teknoloji yarışı hakkında fikir veren bir belgesel film gibi.

    Devlet bürokrasisinde savaş ve barış için hazırlanan projelere imzalar atmış, milletvekili, bakan ve derken Düzce’nin başına geçmiş bir değerli şahsiyet bilgilerini, kısaltmış, ÖZÜNÜ çıkarmış ve bir hap gibi bize sunmuş.. Bilgi hapı bu!.. Bir-iki günde sıkılmadan okuyarak, devlet hafızasında kayıtlı bilgileri görüyorsunuz..  

   Evet  içinde siyaset var! Ama zaten “siyaset,  devleti yönetme sanatı” demek. Parti propagandası ise kitabın özüne dokunmadan “teğet geçmiş” diyebilirim. O bakımdan karşıt görüşler için de rahatsız edici değil.

   Okumaya değer.

***

   Avrupa'da 18. ve 19. yüzyıllarda buhar gücünün,  makineleşmiş endüstriyi doğurmasıyla 1. Sanayi devrimi başlamıştı. Bizler onu ıskaladık.

   1870-1913 arasında montaj hatları ve elektriğin üretimde kullanılması ile ikinci sanayi devrimine geçildi. Onun da gerisinde kaldık… Derken dijital teknoloji ve programlanabilir makinelerle birlikte üçüncü sanayi devri dönemi yaşandı. Onu da tribünlerden takip ettik.   

   Dijitalleşme üzerinde yükselen 4. sanayi devrimine ise Türkiye’nin nasıl ayak uydurabileceği konusunu Özlü kitabında ele alıyor:  Devir AR-GE, inovasyon ve tasarım devri…“Gelecek 10-20 yılda imalat, enerji, tarım ve ulaştırmada çok hızlı ve dramatik DEĞİŞİMLER OLACAK”.  Sanayi 4,0’ın labirentlerinde kaybolmamak için doğru bir yol haritamız olmalı.. Sanayide, savunmada, tarımda BU var olma savaşı sürüyor.    

   “Sadece ufku görmek yetmez, ufkun ötesini de görmek lazım!” diyen Atatürk’ün sözleri ile başlayan kitapta en yeni yüksek teknolojileri üreten ve ihraç edebilen,  AR-GE’yi (devlet eliyle şeklen sürdüren değil) özel sektöre benimsetebilmiş,  vasıflı insan kaynağını ve nitelikli işgücünü oluşturmuş, inovasyona önem veren, orta gelir (orta teknoloji) tuzağından kurtulmuş, bilgi temelli ekonomiye geçebilmiş,toplumun teknoloji okur yazarlığını sağlamış bir Türkiye hayali kurulmuş. 

   Özlü, teknoloji üreten KOBİ’lerin Türkiye’yi büyütebileceğinden emin. Türkiye’deki mevcut verimsiz yapılardan ve bundan fayda temin edenlerden de bahsediyor.  Güney Kore’nin ve bizim savunma sanayilerimizin projelerini kıyaslarkenki dramatik  bölümü ise bir solukta okuyorsunuz.

   Türkiye’nin bir Jet eğitim uçağı (TF-X) yapıp elde ettiği tecrübeler ışığında beşinci nesil savaş uçağı (FX) yapmaktan vazgeçmesi. Bunun yerine sınırlı tecrübe ve teknoloji ile 2030 yılı sonrası teknoloji barındıran MİLLİ MUHARİP UÇAĞI yapma yoluna gitmesi çok dikkat çekici.  Çünkü programında ortak başka bir ülke olmadan böyle bir yeni nesil savaş uçağını geliştirmeye çalışan dünyadaki tek ülke Türkiye!.. Bu son derece iddialı bir proje. Ve  ilk kurgularının yapıldığı yıllarda  ABD, Rusya ve Çin dışında böyle beşinci nesil bir savaş uçağı projesi yoktu. İngiltere bizimle ortak olacakken son anda (her zamanki kaypaklığı ile) İtalya ve İsveç’le ile bir araya gelip 5. nesil uçak yapımına girişti.  Almanya da,  Fransa ve İspanya işbirliği ile sonradan böyle bir uçak projesine başladılar. 

   Kitap bana “Hayalleri olamayanlar asla uçmaz!” sözünü hatırlattı.  Evet “ya önden gider tozu toprağa katarsın ya da geride kalır başkalarının tozunu yutarsın!”

   “Gerçekçi ol imkansızı iste!”

   Saygılarımla.              

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Burası Düzce Gazetesi (www.burasiduzce.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.