Çok değil, bundan 4-5 sene evvel iki saat kulesi dikildi, zamanın belediyesi tarafından..
O günlerde yerel basının iyi gazetecileri, bu iki saatin aslında (hatırladığım kadarıyla) 150 bin lira gibi bir rakama mal olacakken bize 600-700 bin liralık rakamlara geldiğini, belgeleriyle ortaya koydular.
Çünkü yazılanlara göre; diğer belediyeler aynı saatleri 150 bin lira gibi bir maliyetle almışlardı.
Yani gazeteci arkadaşlar diyorlardı ki; “Düzce iyi bir kazık yedi! Haberiniz olsun!.”
“Olsun!” dedik biz Düzceliler, “Kazık mazık.. Bakın biri kazık gibi, iki tane saatimiz oldu!..”
Şimdiki Belediye yönetimi saatlerden birini, başka yere taşınmak üzere kaldırdı..
Bu kez de,“Keşke kaldırmasaydı, ne hoş duruyordu! Yediğimiz kazık, hep gözümüzün önündeydi (!!!)” dedik!..
**
Yine o dönemin malum yönetimi giderayak, 4 parmak heykeli dikti tam da 4 yolun ortasına.. Bir bakıma şehrin göbeğine!..
Büyük bir kesim hoşlanmadı bu işten..
Yani sadece muhalifler değil, iktidar partisi sempatizanları da vardı hoşlanmayanlar arasında..
Heykelle ilgili çıkan her haberin altına, tepki yorumları yağıyordu.
Maliyeti mi? O dönemin yönetimine göre belki çok az, vatandaşa göre ise belki de oldukça çoktur ama bana soracak olursanız, inanın bilmiyorum!..
Şimdi ki belediye yönetimi geldi, çoğunluğun tepkisini alan o heykeli kaldırıp, gözlerden biraz daha uzak bir yere koydu.
Düzceliler dediler ki; “Neden kaldırıyorsunuz? Göbekten her dönüşümüzde, buraya bu heykeli koyanları hatırlıyorduk (!!!)”
**
Yine o dönemin malum yönetimi; “Tramvay getirdik” dediler.. Baktık oyuncak gibi bir şey!.. Diğer illerdeki kallavi tramvayların yanından bile geçmiyor!
Üstüne üstlük ikide bir yolda kalıyor, Düzceliler arkasından itiyor!.. Üstüne bir de; ulusal basının esprilerine konu oluyoruz, iyi mi!
Raylar desen, standart dışı, sanki!.. Eğiliyor bükülüyor!..
O da sökülüp atıldı, şimdiki yönetim tarafından.. Gerçi; “Bu konuda aceleci davranmayıp, rayların yerine yenisi konulabilseydi ve tramvayın daha iyisi devreye sokulabilseydi, daha iyi olurdu” diye, ben de diğer Düzceliler gibi düşünüyorum!..
**
Ve geliyorum en önemlisine!.
Yıllarca yazdık, çizdik bu parkları..
“Ne çektin be İnönü” diye başlık attığımızı bile hatırlıyorum..
İyice betonlaşmışlardı artık..
Derme çatma yapılarla işgal edilmişti, neredeyse parklarımızın dört bir yanı.
Öte yandan; lunaparkın gürültüsünden mahalleli sürekli şikayet edip duruyordu.
Belediyenin eski yönetimi önce bazı ince hesaplar yaptı ama top, Peyzaj Mimarları Odası Genel Başkanlığının mahkemeye başvurmasıyla direkten döndü. İyi ki de direkten döndü, çünkü belki de daha da betonlaşacaktı bu parklar.
Bu hesap tutmayınca, ihaleye çıkmaya karar verdiler.. Yani belki de; parkların o anki işletmecisinden alıp, başka işletmeciye vermekti niyetleri!.. Bilemeyiz!!!
Ama hiç kimse; buralardaki derme çatma yapıları yıkıp, yerine yeni bir park yapma projesini devreye sokmayı düşünmedi.
Şu anki yönetim zor bir karar alıp, hemen yıkım işlemine başladı..
İşletmecinin itirazları devam ederken, yıkım işlemi sona erdi.
Ardından yeni bir proje koydu ortaya, yeni yönetim.. Ve bu projeyi millet parkı statüsü içine alarak, belediyenin tek kuruşuna dokunmadan, TOKİ vasıtasıyla ihale işlemini de gerçekleştirdi.
Ve sonuçta ilk kazma vuruldu.. Seneye parkların hizmete gireceği söyleniyor..
Ama başından beri bu parklardan şikayet eden biz Düzceliler, belki güleceksiniz ama yine dedik ki; “Güzel, yıktılar ama yerine bir şey koymadılar. Bakın biz bu yazı çay içecek bir yerimiz olmadan geçiriyoruz!.. Keşke yıkılmasaydı (!!!)”
**
Ve Düzce Kasrı..
Hatırlıyorum da; yapılırken dünya kadar olay olmuştu..
Gazeteler, köşe yazarları hep itiraz etti..
Netice de yapıldı, yapana da yar olmadı ama hizmete girdi.
Şimdiki yönetimin niyeti; burasını daha büyük ve daha iyi hizmet verebilecek bir konuk evi haline getirmekti.
Gidin Bolu’ya.. Gölcük’de var, Abant’ta var, Aladağ’da var..
“Neden bizim de böyle güzel, büyük bir yerimiz olmasın” demişler..
Yapılan açıklamaya göre; başladılar tadilata.. Nereye el atsalar ellerinde kaldığını ifade ediyorlar. Ve sonunda bakmışlar ki olmuyor; “En iyisi biz bunu baştan yapalım” diye düşünmüşler..
Şimdi yine biz Düzceliler kızıyoruz!.. Bu kez kızmakta haklı mıyız, işte onu zamanı gelince yerine yenisi yapılmazsa göreceğiz!..
**
Ve son olarak gelelim güreş sahasına!..
Belediyenin eski yönetimi, “Yılda bir gün güreş yapılacak” diye kim bilir kaç milyon para harcayarak, yeşil alanın tam ortasına, çelik konstrüksiyondan bir yapı inşa etti..
Çevre sakinleri itiraz etti, kulak asmadılar ..
Biz defalarca yazdık, “Bu yapıyı başka bir yere yapın” diye, dinlemediler..
Şimdiki yönetim bu yapıyı oradan kaldırıp, tribünlerini Şıralıktaki amatör sahalarda değerlendirmeyi düşünüyor..
Ve orası da yine park olacakmış.
Biz Düzceliler şimdilik bu olaya olumlu bakıyoruz..
Ama yapı kaldırıldığında, “Keşke kaldırmasalardı!” der miyiz, işte orasını bilemem!!!
*****
DÜZELTME : Yazımın parklarla ilgili bölümünde; "Peyzaj Mimarları Odası Genel Merkezi" yerine, "Çevre Mühendisleri Odası" yazmışım. Düzeltir, okuyucularımdan özür dilerim. Ayrıca uyardığı için Sayın Ayşegül Şenol Can'a teşekkür ederim.