Size dediler ki;
“Bak bu kent yeni il oldu.. Bir de üstüne deprem felaketi yaşadı.. Yani her şey sil baştan olacak..
Yani o daha ufak bir çocuk..
Ve sizler de abisiniz!..
Bakın; bu çocuk size teslim..
Bu çocuğu siz büyüteceksiniz, siz geliştireceksiniz..
Siz koruyacaksınız ve siz kollayacaksınız..”
**
Düzce..
Adı üstünde, dümdüz bir yer bizim buralar..
Yani ne yapsanız tutar..
Mesela Bolu Belediyesi, belediye meydanından pazar yerine giden muazzam bir yer altı çarşısı yapmak için, koskoca bir dağı deldi ama bizim buralarda ne delinecek dağ, ne de atlanacak hendek bulamazsınız!..
**
Hani Eskişehir’i örnek gösteririz ya hep!..
Bilen bilir, o Porsuk çayının yanından geçemezdiniz kokudan!.. Gidin bakın, şimdi fotoğrafları kartpostalların üstünde..
Oysa ki; bizim Asarımız o Porsuğa beş çekerdi!..
**
Yani Düzcemiz aslında o kadar ideal bir il ki, her türlü yatırıma müsait.. Hani güzel bir şeyler ortaya çıkarmak için, öyle büyük çabalar sarf etmeniz bile gerekmezdi!..
Anlayacağınız; bu çocuğu büyütmek, geliştirmek, korumak ve kollamak o kadar da zor değildi!..
Peki siz ne yaptınız?
Öyle işler yaptınız ki, sayenizde bu çocuk, bir türlü toparlayamadı kendini!
**
Yani Düzceli, bir kentli gibi yaşayamadı bir türlü!..
Havası bozuldu, suyu bozuldu.. Caaanım “yeşil Düzcemin” yeşili, beton oldu!..
Bir çok icraatınız sayesinde; bu kentin sokakları yap-boz tahtasına döndü!..
Bırakın yollarını, kışın kaldırımlarında yürüyemez hale geldik!..
Bir yaptığınız bir yaptığınızı, bir dediğiniz bir dediğinizi tutmadı!..
Üstelik bir de; yaptıklarınız ve söylediklerinizle, rezil rüsva ettiniz bizi elaleme!..
Öyle ya; dünyada belki de bir ilktir, arıza yapan tramvayı iten yolcular.. İşte o görüntüler tam da burada, yani Düzcemiz’de yaşandı.. Belki de ilk defa bir kent, belediye başkanının makam arabasının markasıyla tanınır oldu.. Bir siyasi parti liderini, belki de ilk biz, yollarına gübre dökerek karşıladık.. Trafiğe kapalı yaya yolunun asfalt olması, belki de dünyada ilk bizde görüldü.. Yılda bir kere kullanılacak çelik konstrüksiyondan bir güreş sahasına, milyon liralar ödeyerek ve üstelik tam da yeşil alanın ortasına, belki de ilk biz yerleştirdik!..
**
Ve ve ve…
Parklarımız park olmaktan çıktı!..
Belediyemizin paraları ise resmen pul oldu!
Gırtlağa kadar borç batağına sürüklediniz bizi..
Elalem “Benim kentime en güzel hizmeti kim verecekse oyum onadır” diye düşünürken, bizde ise ne acıdır ki bazısı sırf, “bu borç falanca ile ancak ödenebilir” düşüncesiyle oy verme niyetinde, iyi mi?
**
Ve bakın beyler; sizlerin yüzünden, yerinize bu göreve talip olanlar bile, sizin yaptıklarınızı anlatmakta ne kadar zorluk çekiyor, görüyor musunuz?
Yazık ettiniz memleketimize.. Yazık ettiniz Düzcemiz’e..
**
Şimdi alın şapkanızı önünüze ve şöyle bir düşünün bakalım; bu insanlar bir daha nasıl güvenecekler size?